Dünyada yüzyıllardır birçok tarihçinin, düşünürün, araştırmacının arkasında durduğu çoğu zaman ise bu safsatanın gerçek bir bilgiden çok cep doldurmak için savunulan benim nezdimdeki değeri bir tezden öteye geçmeyen karanlık çağ hakikaten yaşanmış mıdır? Yıllardır okullarda öğrencilere öğretilen çeşitli filmlere, kitaplara konu olan karanlık çağı biraz aydınlığa kavuşturmaktır amacım. Sizlere aktaracağımız bilgi insanlık tarihinin içinden çıkamadığımız sorularının başında gelir. Sizden ricam bu yazıyı okurken tüm başka düşüncelerinizi bir kenara bırakıp sadece burada yazılanlara odaklanmanızdır. Bu yazının makale özelliği taşımadığını şimdiden belirtmek isterim. Sadece bir düşünce yazısıdır.
Geçenlerde okuduğum batı menşeli bir makalede en eski insan kalıntısı 1967 yılında Etiyopya’nın Kibish bölgesinde Omo nehri yakınlarında bulunduğunu yazmaktadır. Yapılan çeşitli incelemeler sonucunda bu kalıntıların 209.000 yıl önceye dayandığı şeklinde devam etmektedir. Şimdi bu bilgiyi hafızamızın bir köseşinde tutalım. 21. yüzyılda 'Genel Canlı Tarihi' konusunda iki adet görüş esas alınır.
Bir grup tarihçi, sosyolog, araştırmacı v.s birinci grafiği esas alır.Peki birinci grafik nedir? Grafikte gördüğünüz üzere yapı 0 'sıfır' dan başlar ve orantılı olarak yükselir yani insanlık yaratılıştan veya bazı görüşlere göre tesadüfen meydana geldikten(!) sonra taş, sopa v.s. ardından kem küm, yavaş yavaş konuşmayı öğrenir sonraları madeni eritir, medenileşir. Buraya kadar normal, anormal olanı ise iki garafiği karşılastırıken açıkalayacağım. Diğer grup ise ikinci grafigi esas alır bu grafikte insan sıfıradan başlar yükselir yükselir ardından dengeler bozulur(büyük depremler, tufanlar,volkanik hareketler v.s) tam olarak ne olduğunu bilemiyoruz, bu tür değişiklikler dünyada çoğu kez yaşanmıştır ancak son olan felaket kendinden önceki tutulan arşivleri ve kalıntıları da yok ediyor. İnsan sıfıra yeniden gelir ve aynı gelişimi tekrar gösterir.
Şimdi gelelim hangi grafik daha mantıklı. Bakın ilk kalıntı 209.000 yıllık (insanlık tarihinin daha eski oldugu muhakkak) şimdi biz ise 2014 yılındayız insanlar 201.986 yıl boyunca ufak tefek gelişimler haricinde taşla sopayla uğraşıyor, avcılık yapıp meyve toplayarak yaşıyorlar. Son beşbin yılda biraz kıpırdanıyorlar devletler kuruluyor savaşlar barışlar v.s. Mağaralarda yaşarlarken devasa kalelere yerleşiliyor. Son iki yüz yılda ise rönesans, fransız ihtilali ile dünya genelinde insanlık kavramı değişiyor ve ardından bir sanayi inkılabı... Yani insanlığı tutabilene aşk olsun. Bana kalırsa bu biraz saçma.
Gelelim sarmal yapıya, bir ayet-i kerimede
Sizden önceki kavimler sizin yaptıklarınızda daha büyük binalar yaptılar.
buyrulur.
Kuran-ı Kerim sadece belirli bir döneme hizmet etmez, Kuran kıyamete kadar tüm olaylara yol gösterir ve bizlere ışık tutar. Bildiğimiz üzere en meşhur tufan olayı Nuh tufanıdır. Allah(c.c) bu tufanın olacağını Hz.Nuh'a önceden haber verir ve ondan bir gemi yapmasını ister. Nuh da Rabbinin isteğini yerine getirir. İslam tefsircilerinin yorumları Nuh'un yaptığı gemi normal gemiler gibi sadece tahtadan olmadığı ve yüzmenin dışında daha farklı özellikleri olduğu yönündedir. National Geographic'e göre dünyada 20 ile100 milyon arası hayvan yasamaktadır. Bilindiği gibi gemiye her hayvandan birer çift binmiştir bu da 40 ile 200 milyon hayvan demektir. Günümüz teknolojisiyle bile içinde bu kadar hayvanın bulunduğu bir gemiyi bırakın yüzdürmek, yapmak bile imkansızdır.Allah (c.c) eşref-i mahlukat adıylayla taçlandırıp yeryüzüne yolladığı insan ırkını kendi haline bırakıp hayvanlar gibi yaşatacağına ben inanmıyorum.
Yine bir rivayete göre yeryüzüne indirilen peygamber sayısı 124.000 ila 224.000 arası farklılık gösterir. Bu rakamların ortalamasını alıp millet sayısına böldüğümüzde millet başına 70 adet peygamber düşer ancak Mezapotamya ve Arap yarımadası haricinde hiç bir peygamber izine rastlanılmamıştır. Bu da bu izlerin bir şekilde yok olduğuna kanaat getirir hem de dünya geneli bir yok oluş.
Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulme devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi. Böylece Biz onu ve gemi halkını kurtardık ve bunu alemlere bir ayet (kendisinden ders çıkarılacak bir olay) kılmış olduk.(Ankebut Suresi, 14-15)
Biz, bardaktan boşanırcasına akan bir su ile göğün kapılarını açtık. Yeri de coşkun kaynaklar halinde fışkırttık. Derken su, takdir edilmiş bir işe karşı birleşti. Ve onu da inşa edilmiş gemi üzerinde taşıdık.(Kamer Suresi, 11-13)
Sonuç olarak insanlık tarihi bir karadüzen olarak kurulmadı insanlar milenyumlar boyunca anlatılanlar gibi karanlık çağlar yaşamadılar. İnsanlar kendi elleriyle yükseldiler, kendi elleriyle alçaldılar. Bunlar gibi kuranda helak ile ilgili yirmi adet ayet bulunmaktadır. Bir diğer yazıda görüşmek dileğiyle. RUHDAŞLIKLA...
Bu yazıya 14 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre