Sultan 2. Murat'a, Ankara'da bir kişinin, etrafında büyük bir kitle toplayarak fitne çıkarmak üzere olduğunu haber verirler. Sultan hemen bu kişinin yakalanarak getirilmesini emreder. Edirne’den Ankara’ya giden askerler, şikayete konu olan Hacı Bayram Veli'nin yanına giderler ve Padişah fermanı ile tutuklamaya geldiklerini söylerler. Hacı Bayram Veli büyük bir olgunlukla ayağa kalkar ve ellerini uzatır. "Evlatlarım buyurun ellerimi zincirleyiniz. Padişahımız böyle emir buyurdu ise bekletmemek gerekir. Hemen yola çıkalım der". Karşılarında bir bozguncu olmasını bekleyen Subaşı ve askerler oldukça şaşırır. Daha ilk bakışta büyük bir insan olduğu anlaşılan bu kişinin saraya neden şikayet edildiğine bir anlam veremezler. Ellerine zincir vurmayı redderek Edirne’ye doğru yola çıkarlar. Yolculukları boyunca başta Subaşı olmak üzere kafilede bulunan herkesin gönüllerini fetheder.
Hacı Bayram Veli ve İstanbulun Fethi
Edirne’ye geldiklerinde Subaşı yaşadıklarını olduğu gibi Sultan’a nakleder. 2. Murat dinlediklerinden sonra Subaşı'na ellerini zincire vurup vurmadığını sorar. Cevap olarak zincire vurulmadığını yolculuk boyunca da saygılı davrandıklarını ve bu zatın herkesin gönlüne taht kurduğunu söyler. Padişah, verdiği emirden muzdarip olmuştur. Hemen gönlünü almak üzere huzura davet eder. Hacı Bayram Veli, huzura girdiğinde Padişah Subaşı'nın anlattıklarından daha fazlasını görür. Kendisinden bu şekilde getirildiği için affetmesini ister. Bir müddet sarayda misafiri olarak kalmaya ikna eder ve sadık talebeleri arasına girer. Onun sohbetlerinden, gönül nimetlerinden fazlası ile istifade eder.
Bir gün yine bir sohbet esnasında İstanbul’u fethetmeyi çok arzuladığını fakat muvaffak olamadığını söyler. Fethin kendisine nasip olup olmayacağı hakkında ne düşündüğünü sorar. Hacı Bayram Veli bir müddet susarak tefekkür eder. Sultanım görünen odur ki İstanbul’un fethini görmek ne size ne de bana nasip olur. Bulundukları odanın bir köşesinde beşiğinde yatan Fatih Sultan Mehmet’i ve yanlarında bulunan talebesi Ak Şemseddin’i göstererek, beşikte yatan Şehzademize ve bizim köseye nasip olsa gerek der.
Bir müddet Edirne’de Padişahın misafiri olarak kaldıktan sonra Ankara’ya dönmek için izin ister. Kendisinden uzak kalmak istemese de 2. Murat istediği izni verir. Hacı Bayram Veli’ye tabi olanların askerlik ve vergiden muaf tutulmasını emreder. Kendisini hiç göndermek istemese de Ankara’ya yolcu eder.
Hacı Bayram Veli'nin Gerçek Müridleri
Ancak bir zaman sonra Padişahın fermanını duyan herkes kendilerini Hacı Bayram Velinin müridi olarak kaydettirir. Tahsildarlar Padişaha artık Ankara’dan vergi alınamaz konuma geldiklerini bildirirler. Bunun üzerine Padişah, Hacı Bayram Veli'den gerçek müritlerinin kaydını ister. Zaten bu durumdan oldukça muzdarip olan Hacı Bayram Veli, büyükçe bir çadır kurdurur ve bütün ahaliyi toplar. Oldukça celalli ve heybetli bir şekilde ahalinin karşısına çıkar ve şu konuşmayı yapar. Ey benim sadık müritlerim, kendisini bana kurban etmek isteyen şu çadıra sıra ile girsin der. Bu hitap karşısında iki kişi dışarısında ahalinin hepsi dağılır. Bir kadın ve bir erkek dışında meydanda kimse kalmamıştır. Hacı Bayram Veli, vergi memurlarına döner ve benim bu iki kişiden başka müridim yoktur der.
Gerçek ismi Numan bin Ahmet olan Hacı Bayram Veli, Somuncu Baba'nın Bursa’dan ayrıldıktan sonra yetiştirdiği talebelerindendir. Bir bayram günü birbirlerine kavuştuklarından dolayı Bayram ismini Somuncu Baba verir. Büyük alim ve mutasavvıf olan Hacı Bayram Veli bir çok eser ve talebe yetiştirerek Anadolu ve İslam alemi için büyük hizmette bulunmuştur. Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemseddin’i yetiştirmiş, fethin en sıkıntılı günlerinde kurtarıcı olmasını sağlamıştır. Ankara'da Ulus semtinde bulunan türbesini her ziyaretimizde gönüllerimiz huzur bulmaktadır.
Mustafa Atak 24/03/2013 Ankara
Bu yazıya 3 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre