Sömürge ve emperyalizm : Ruanda katliamı

Emperyalizm nedir ve sömürge nedir sorusunun cevabı genellikle her yerde aynıdır.

Wikipedia'daki tanımlarına baktığımızda emperyalizmve sömürge ile ilgili, ilk olarak aşağıda yer alan ifadeler göze çarpıyor.

Emperyalizm ve sömürgecilik faaliyetlerini en çok kullananlar listesinde ise ilk sırada şüphesiz Avrupa ülkeleri gelmektedir.

Emperyalizm bir devletin  veya ulusun başka devlet veya uluslar üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda etkide bulunmaya çalışmasıdır. Etkileyen devlet, etkilenen devletin kaynaklarından "yararlanma" hakkına sahiptir.

 

Sömürgecilik, genellikle bir devletin başka ulusları, devletleri, toplulukları, siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması veya yayılmayı istemesi.

 Osmanlı emperyalist bir devlet miydi?

Ceddimiz olan Osmanlı'nın gittiği yerlerde sömürü politikasını uygulamaması ve daha çok hoşgörü üzerine bir politika uygulaması yönetim ve hakimiyetin kalıcı olmasını sağlamıştır. Rahmetli üstat Necip Fazıl KISAKÜREK bir sempozyumda kendisine "Osmanlı emperyalist bir ülkemi midir" diye soran bir çocuğa "Eğer Osmanlı emperyalist bir devlet olsaydı, şimdi sorduğun bu soruyu Fransızca değil de Osmanlıca sorardın" şeklinde cevap vermesi, Osmanlı'nın uyguladığı politikayı aslında kısaca özetlemektedir.

Belçika sömürgesi Ruanda ve Ruanda katliam

Bu yazıda asıl anlatmak istediğim bir film seyrederken aklıma gelenlerdir. Güzide Avrupa ülkelerimizden Belçika'nın, Orta Afrika ülkelerinden  Ruanda'da başlattığı sömürünün ortaya koyduğu sıkıntıları ve ülkeyi ikiye bölmelerini  anlatmaktır. Ruanda, elmas madenleri açısından dünyanın sayılı ülkeleri arasında bulunmakta idi. Belçika hükumetinin ülkede sömürü öncesi uyguladığı politika öncelikle ülkeyi bölmektir. Bu doğrultuda ilk adım olarak Belçika, Ruanda halkını Tutsiler ve Hutular olarak ikiye bölmekle işe başlamıştır. Ülkenin kuzeyinde yaşayanlara Tutsiler, güneyinde yaşayanlar ise Hutular olarak  ayrılmışlardır. Belçika hükumeti, Ruanda'da daha ılımlı olarak gösterilen Tutsileri kendi yanlarına çekmiş ve Ruanda hükumetinde onların bulunmalarını sağlamışlardır.

Tabi ki işleri bitip ülkedeki elması kendileri alana kadar... Elmas üretimi düşüp ülkeden çekilme kararı aldıklarında atıl durumda bulunan Hutular'a başa geçmek için bir fırsat doğmuştur. Siyaset biliminde bir kavram vardır "Merkez Çevre ilişkisi" olarak adlandırılan... Bu kavrama göre çevrede baskın durumda bulunan etnik grup merkeze geldiği taktirde merkezdekinin canına ot tıkar. Bu durum, aynı şekilde Ruanda'da olmuştur. Merkezde bulunan Tutsiler çevreden merkeze geçmeye başlayan Hutuların gazabına maruz kalmış ve 1994 yılında Ruanda katliamı olarak  meydana gelen olay cereyan etmiştir. Bu katliam sonucunda yaklaşık olarak 9 milyonluk ülkede 1 milyon insan katledilmiştir. Ve sonuç olarak olan gene masum Afrikalılara olmuştur, sadece onlar zarar görmüş; Avrupalı gene alacağını alıp gerisini kendi kaderine bırakmıştır...