Türklerin Müslüman olma süreci ve nedenleri

Türklerin, İslam dinini kabulünden önce Budizm, Yahudilik, Hristiyanlık, Maniheizm, Zerdüştlük gibi dinlere tabi oldukları görülse de, genelde Gök Tanrı inancı hakimdir. Din tercihlerinde, yaşam koşullarına uyum sağlayan inanç sistemlerini tercih ettikleri görülmektedir. Göktürkler döneminde, Budizm'in resmi din olması tartışılmış, sonucunda et yemeyi ve savaşmayı yasaklayan Budizm, Türklerin yaşam koşullarına uygun olmadığı için kabul edilmemiştir. Konar göçer Türk kavimlerinin tek Tanrı inancına sahip olmaları ve fetih anlayışına uyan savaşçı kimlikleri, Türklerin Müslüman olma sürecinde ve İslamiyete geçişlerinde etken olmuştur. Türklerin İslamiyete geçiş süreci ise bazı kaynakların belirttiği gibi kılıç zoru ile değil, kendiliğinden oluşmuştur. Bu süreçte, Türklerin bile farkında olmadan İslamlaştığı anlaşılmaktadır.

Türklerin Müslüman olma süreci

türklerin müslüman olma süreciKaynaklarda, Türklerin Müslüman olma süreci (İslamiyet ile olan ilişkileri); mücadele, hizmet etme ve hakimiyet dönemleri olmak üzere üç aşamada incelenmektedir. Baskıcı bir tutum uygulandığı dönemlerde İslamı kabul süreci tıkanmış, uzlaşmacı ve barışçıl bir tavır takınıldığında ise süreç hızlanmıştır. Türklerin kuvvetli devletler kurduğu dönemlerde ise, İslamiyetin Sancaktarlığını yaptıkları ve Müslüman halkaların hamiliğini yaptıkları görülmektedir.

 

Emeviler döneminde Türklerin İslamiyet ile ilişkisi

Türklerin İslamiyetle mücadeleleri, Emeviler döneminde olmuştur. Emeviler döneminde Türkler İslamiyeti kabul sürecinde direnç gösterseler de, kısım kısım İslamı kabul eden grupların varlığı bilinmektedir. Emevi Halifelerinin Müslüman Araplar haricindeki diğer Müslümanları ikinci sınıf vatandaş olarak görmeleri, cizye almaları, devlet görevi vermemeleri gibi hususlar Türklerin İslamı kabul etme sürecini geciktirmiştir.

Emeviler ve Türkler arasında yapılan savaşların din çatışmasından öte, bir yurt savunması olduğu anlaşılmaktadır. Emevi Devleti Halifelerinin, İslamı tebliğden ziyade toprak ve ganimet gayesi gütmeleri Türklerle karşı karşıya gelmelerine sebep olmuştur. Emevi Devletinin son zamanında kısmen yumuşayan ilişkiler, bu devletin yıkılmasından sonra yeni bir boyut kazanmıştır.

Abbasiler döneminde Türklerin İslamiyet ile ilişkisi

Abbasi devletinin kurulması ile, Türklerin hizmet dönemi başlamıştır. Abbasi Halifelerinin bir önceki dönemin aksine, bütün Müslümanları eşit görmeleri ve Peygamberimizin öğretisine uyan tebliğ faaliyetleri sonucunda, Türkler arasında İslamiyete geçiş hızlanmıştır. Bu dönemde Bağdat'ta bulunan Hilafet merkezinde, Türk komutanların ve askerlerin sayısı giderek artmış ve Türkler yönetimde söz sahibi olacak noktaya gelmişlerdir. Öyle ki Türk komutanlar, Halifeyi atayabilecek ve iktidardan uzaklaştırabilecek kadar yönetimde etkin konuma gelmişlerdir. Abbasiler döneminde ilk önce İdil Bulgar Devleti, ardından Karahanlılar resmen İslamı kabul etmişlerdir. Yine bu dönemde Selçuk Bey'in Müslüman olması Türk ve İslam tarihi açısından dönüm noktasıdır.

İslamiyet'in Türkler arasında yayılması ve Halifelik

yavuz sultan selimAbbasiler döneminde Türkler arasında yaygınlaşan İslamiyet, Selçuk Bey'in torunları Çağrı ve Tuğrul Beyler'in Büyük Selçuklu Devleti'ni kurmaları ile Hakimiyet dönemine geçilmesini sağlamıştır. Tuğrul Bey ve ardılı Sultanlar Halifenin yetkilerine ortak olarak, siyasi yetkilerini bünyelerine almışlardır. Bu dönemden sonra Halife, Selçuklu Devleti'nin memuru konumuna geçmiş ve sadece dini yetkileri kalmıştır. Selçuklular döneminde başlayan Hakimiyet, Osmanlı İmparatorluğuna geçmiş, Yavuz Sultan Selim’in Halifeliği Osmanlı'ya getirmesi ile de, hem siyasi hem de dini yetkiler tekrar birleşmiştir.

Halifeliğin kaldırılmasına kadar da Türkler, İslam dünyasının önderliğini ve sancaktarlığını layığı ile yerine getirmiştir. Halifeliğin gücünü yitirdiği; Halife'nin İslam dünyasında itibarı kalmadığı ders kitaplarında iddia edilse de, Çanakkale savaşlarında İngilizlerin, ordularında bulunan Müslümanları; İstanbul'a Halifeyi kurtarmak için kandırarak bu savaşa gelmeye ikna ettikleri bir gerçektir.

Mustafa Atak