Türklerin ilk devlet kurmalarından itibaren yaşadığı en büyük sorunların başında hiç şüphesiz hanedan mensuplarının çıkardığı isyanlar gelmektedir. Bu isyanlara sebep olan nedenlerin en başında ise, ‘kut inancı’ gelmektedir. Hükümdar seçimleri, bu inançtan dolayı çoğu zaman sancılı bir sürece dönüşmüştür.
Kut Nedir?
Kut inancına göre, devleti yöneten hükümdarların, Tanrı tarafından kutsanmış kişiler olduğuna inanılıyordu. Tanrı tarafından verilen bu kutun, kan bağı ile diğer hanedan üyelerine geçtiğine inanılıyordu. Bu sebepten dolayı, hanedana mensup diğer kişiler de kendilerini yönetimde hak sahibi olarak görebiliyorlardı. Her ne kadar toylar ve meclisler düzenleyerek Hükümdarlar belirlense de, bu seçimlerde belirli bir kural yoktu. Hükümdarlık için hanedanın bütün erkek üyeleri eşit haklara sahipti.
Kut inancına göre hangi hanedan üyesi hükümdar olur?
Hükümdarların ölümünden sonra, hanedanın bütün üyeleri yönetimde hak sahibi oldukları için çoğu zaman yapılan bu atamaları beğenmeyerek isyan etmişlerdir. Hanedan üyelerinden, kimin seçileceği belirli bir kurala tabi olmadan kararlaştırılıyordu; en yaşlı hanedan üyesi de en genç hanedan üyesi de Hükümdar seçilebiliyordu. Bu zeminde gelişen isyanların destekçileri de olmuştur. Menfaatlerine uyan hanedan mensuplarından birisini yönetime getirmek isteyen beyler ve yönetici kadrolarda zaman zaman çıkan bu isyanları desteklemişlerdir.
Kut inancına göre hanedan üyelerinin öldürülmesi
İsyan eden hiçbir hanedan üyesi belirli bölgeyi alıp, ayrılmak istememiş ve ülkenin tamamına hakim olmak için mücadele etmiştir. Bunun nedeni ise, nasıl gök yüzünde kainata hükmeden bir Tanrı varsa, yeryüzünde de bir Hükümdar olmalıydı. Türkler, Islama geçtikten sonra da Kut inancından ayrılmamışlardır. Yönetimi ele almak için mücadele eden kişiler başarıya ulaşamadıkları zaman, duruma göre ya yönetimde çeşitli görevlere getirilmiş ya da katledilmişlerdir. Hanedan üyelerinin katlinde yine Kut inancına göre hareket edilmiştir. Kutsanmış kişiler oldukları inancına göre, kanlarının dökülmesi günah olarak kabul edilmiş ve boğulmak suretiyle katledilmişlerdir. Başta Selçuklu ve Osmanlı devletleri olmak üzere İslam sonrası Türk devletlerinde de bu Kut inancı devam etmiştir.
Kut inancının olumsuz etkileri
Bu mücadeleler sonucu Türk Devletleri ciddi zararlar görmüşlerdir. Bunun en somut örneğini Büyük Selçuklu Devleti'nde görmekteyiz. 1. Haçlı seferlerinin başladığı bir dönemde yaşanan iktidar kavgaları, Kudüs başta olmak üzere bir çok önemli şehrin elden çıkmasına sebep olmuştur. Başka bir örnekte ise, Yıldırım Beyazıt’ın Ankara savaşında yenilmesi ve esir edilmesinden sonra başlayan taht mücadeleleri, devletin yaklaşık on bir yıl Fetret devrine girmesine sebep olmuştur.
Son olarak Osmanlı İmparatorluğu zamanında yaşanan şehzade isyanlarına bakarsak, en bahtsız kişi olarak Cem Sultan'ı görmekteyiz. 2. Beyazıt’la girdiği taht mücadelesini kaybettikten sonra Avrupa’ya sığınmış ve ömrünü Papa'nın ve Hristiyan Avrupa devletlerinin elinde trajik bir şekilde noktalamıştır. Hem ettiği isyanı başarıya ulaştırması hem de sonuçları itibarı ile en ilginci şehzade Selim’in isyanıdır. Osmanlı şehzadelerinin içerisinde isyan edip, başarılı olabilen sadece Yavuz Sultan Selim olmuştur. Babası 2. Beyazıt’a karşı çıkardığı isyanda ordunun da verdiği destekle başarılı olmuştur. Başarılı isyan sonucunda tahta geçerek, İmparatorluğun yükselme döneminin önemli Padişahlarından birisi olmuştur…
Mustafa Atak
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre