Hayatımız boyunca hepimiz kazanmak isteriz. Sınavları kazanmak, terfi kazanmak, para kazanmak, güzel bir kadının kalbini kazanmak... Sürekli olarak bir şeylerin peşinden gider, onu elde etmek için çalışırız. Peki, her istediğimizi kazanıyor muyuz? Her hedefe başarılı bir şekilde ilerleyebiliyor muyuz? Ne yazık ki hayır. Çünkü bir çok kez sadece kazanmak istiyoruz. Fakat inanmıyoruz. Oysa ki kazanmanın en büyük anahtarı inanmaktır.

Saf Bir Şekilde Gerçekten İnanmak!

Öyle basit ve kavramsal olarak inanmaktan bahsetmiyoruz. Zira herkes "inanıyorum, yapabilirim" diyebilir. Bizim kastettiğimiz nokta, sizin hayal kurmanıza sebebiyet veren bir inanış. Eğer bir insan, koyduğu hedefe gerçekten ilerleyeceğine ve bu hedefe başarılı bir şekilde ulaşabileceğine inanır ise, ilk olarak hayalini kurar. Hedefe ulaştığı anın ve sonrasının plânlarını yapar. Bu hayaller ve plânlar o kadar gerçeğe yakındır ve sanki kazanılmış gibidir ki işte gerçek inanmak tam olarak budur. Bana göre bu şekilde inanan ve kendisine hayaller kurdurmasına neden olan bir inanışa sahip olan mutlaka başarıya ulaşır, kazanır.

Tabii her insan kendine göre hayaller kurmalı ve başarabileceği yolları tercih etmelidir. Neticede gerek maddi açıdan, gerek manevi açıdan ulaşamayacağınız bir hedefe ne kadar insansanız da boştur. Hedef ne kadar size uygun olur ise inanmak kavramı size o kadar yardımcı olacaktır. Aksi halde sadece bir hayal kırıklığı yaşanacaktır.