Kays'ın çöllere düşüp, Mecnun olmasına tahammül edemeyen dönemin komutanlarından birisi, Mecnun adına Leyla'nın kavmine karşı savaşacağını ilan eder. Bu niyetinde sadece Mecnun'a yardım etmek düşüncesi olsa da, Mecnun bu fikre şiddetle karşı çıkar. Leyla'ya ve sevdiklerine düşmanlık eden kim olursa ve hangi niyette olursa olsun aynı saflarda bulunamayacağını beyan eder. Ayrıca bir savaş durumunda canı pahasına Leyla'nın saflarında savaşacağını açık yüreklilikle belirtir.
Leyla'nın aşkı mı büyük, Mecnun'un mu?
Leyla'ya, Kays'ın mı yoksa kendisinin mi aşkının daha yüce olduğunu sorarlar. Leyla hiç tereddüt etmeden kendi aşkının daha yüce olduğunu söyler. Bu cevap, soruyu soranları hiç de tatmin etmez. Kays'ın aşkından Mecnun olup çöllere düştüğünü, gece gündüz Leyla ismini zikrederek dağ taş dolaştığını söylerler. Bu durumu nasıl açıklayabileceğini sorarlar. Leyla ise, Kays'ın aşklarını dillere düşürdüğünü, çöllerde yabani hayvanlara dahi sürekli aşkını anlattığını, oysa kendisinin yıllarca aşkını içinde tuttuğunu ve Kays'ın ismini bir kez dahi yüksek sesle zikretmediğini söyler.
Bu kıssalardan anlaşılacağı üzere aşkın farklı ve karmaşık bir yapısı vardır. Mecnun olmak bile belli ölçüde de olsa aklı kullanmayı gerektirir. Zira, Mecnun'un akla yatkın gelen şekliyle, Leyla'ya kavuşturacağını taahhüt eden komutana kayıtsız şartsız itaat etmesi gerekirdi. Uğrunda Mecnun olduğu sevgilisine kavuşmak, onun tek hayat gayesi olmuşken, bu teklifi reddetme iradesini gösterebilmesi ne ile izah edilebilir? Hatta Mecnun bir adım daha ileri giderek, Leyla'nın sevdiklerine dahi düşmanlık edilmesini kabullenemiyor.
Sevgi çoğul, aşk tekildir
Aşık maşuğuna kavuşmayı en yüce duygu olarak ruhunda ve bedeninde taşırken bu yolda her şeyi mübah olarak görmez. Onu üzecek her şeyden kaçınır ve vuslat anını sabırla beklemeyi bilir. Yine aşkın temel kurallarından biri de sır tutmasını bilmektir. Aşık olana sağda solda aşk naraları atmak yerine sabırla aşkını sinesinde saklamak yaraşır. O aşık ki sevgilinin ismini cismini ve ruhunu kimseyle paylaşamaz. Ve sevgilinin ismini dillere düşürmekten imtina eder.
Son olarak, aşk ile hevesi ya da sevgiyi birbirine karıştırmamak gerekir. Heves, siretten çok surete olan ilgidir. Oysa aşk olabilmesi için hem bedene hem de ruha bağlanmak gerekir. Sevgi ise çoğul bir kavramdır. İnsan bir çok şeyi sevebilirken, tek bir şeye ya da kişiye aşık olabilir. Yani sevgi çoğul, aşk ise tekildir ve aşk hiç bir zaman ikinci bir ortağı kabul etmez.
Ve yine gerçek olan bir şey var ki, Yusuf ile Züleyha ve Leyla ile Mecnun'un kıssalarından daha çok şey öğreneceğiz...
Bu yazıya 6 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre