Çocukluğumuzda kaç kez duyduk kim bilir: ''Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi?'' Cevaptan çok, sorunun kendisi önemliydi sanki. Ortada derin bir ikilem varmış gibi ciddiyetle yöneltilirdi soru. Her seferinde ''Çok okuyan!'' dememiz beklenirdi. Galiba ilköğretimdeki öğretmenlerimiz, okuma sevgimizi böyle arttırmaya çalışırdı. Çok okumakla çok gezmek asla yan yana gelemezmiş gibi...
Bense okumayı da gezmeyi de seven biri olarak ikiye bölünürdüm. Hiçbir zaman ısınamadım bu yapay ikileme, okumanın da içten içe bir seyahat olduğuna inandığımdan, her kitabın bizi başka bir yolculuğa çıkardığını düşündüğümden... Okuyarak gezmek, her kitabı başlı başına bir serüven sayarak bir başka ortama, bir başka yaşama uzanan bir yolculuk yapmak mümkündür çünkü. Gezerken de her insanı ve her hayatı bir kitap gibi düşünerek dünyayı okumak da mümkün. Okumak ve gezmek aslında o kadar iç içe ki...
Bu yazıya 4 yorum yapıldı.
...ve dediğin gibi; hocalar hep "çok okuyan" cevabını beklerken, öğrenciler de inatla mantık üzerine inşa edip edemeyeceğini düşünmeden, içten içe "çok gezen" der ve savunmaya çalışır genelde :)
Velhasıl-ı kelam, güzel bir konuya değinmişsin :)
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre