Rüzgar,
Önce benden, sonra ise son nefesle içime çektiğim sigaramdan usulca bir duman aldı.
Bu gece, diğerlerinden çok farklıydı...
Rüzgarla bütünleşip, ona karışan bir kum tanesi kadar hafif hissediyordum.
Gözlerim ağırlaşşa bile,
Kaldırabileceğim bir yükün altından sıyrılabilecek kadar güçlü hissediyordum kendimi.
Gün, rüzgarın şiddetinden geceye dönmüştü sanki yüzünü.
Yüzün kum fırtınaları arasında hatırladığım son portreydi,
Saçlarım kökünden sıyrılıp gökyüzünün nirvanasına uçuşuyordu göçmen kuş sürüsüyle...
Yuva yapıyordu kimisi, kimisi yıkıyordu tabularından kurma iskelelerini,
Henüz yirmilerinde bir yerdeydi.
Hatrında kalan,
Her mevsim açan çiçekler, çocukluk duyguları...
Tanrıya şemsiye açan eller ve aynı eller avuçlarını açıp ona yalvarır, merhamet dilerdi.
Bu gece,
Her mevsim bir başkaydı,
Yüreğim kapılıp gitmek istercesine bir sele...
Kanatları olmadan uçmaya çalışan bir kuştu sanki yüreğim, bu gece!
Sanki, rüzgar hiç bu kadarını alıp sürüklememişti uzağa,
Kıyıya vuran dalgalarda yalnız kalma arzusunun akıttığı göz yaşları,
Beraber yaptığımız kumdan kalelerin yerini almıştı şimdi...
Rüzgar, şehrin tüm pencerelerine ıslık çalmayı öğretirken...
Frank giymiş bir orkestra şefi yorganın altına gizlenirdi.
Karanlık göz kırpardı nefes almak için bıraktığı boşluktan.
Yorganı kendine siper etmiş
Ne kadar derine gizlenirse, acı peşine düşmez sanmıştı.
Gün, henüz ağarırken, gözlerim bir salyangoz gibi baktığı noktaya izlerini bırakmıştı.
Zor geçen bir gecenin özeti
Artık sahipsiz duygular perdelenmişti odama...
Rüzgar savurdukça kimilerine umut, bana da bir o kadar keder yüklemişti.
Sessiz harflerden kurulu bir alfabenin yazarıyım!
Perdelere yüklenen anlam kadar anlamsız herşey
Ne olur !
Yeni bir güne, geceye açma!
Beyzade
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre