BENİM MEMURUM BÖYLE OLUR…
( Müthiş bir hikâye, hazin bir son )
Nevşehir'de eşeksırtında 1940 - 1970'li yıllarda köylere kitap götürerek halkın bilgilenmesine katkıda bulunan "Merkepli Kütüphaneci" ya da “Eşekli Kütüphaneci Mustafa Amca” lakabıyla tanınan “Memur” Mustafa Güzelgöz'ün hikâyesi bu,
Genç bir kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi'nde göreve başlar Mustafa Amca, yöre halkına daha fazla hizmet verebilmek için yoğun bir çaba harcar. “Bankamatik Memuru” değildir yani. Şimdilerde çok az böyle adamlar. Eşeksırtında, “Ne olur kitap okuyun” diye yalvaran vatansever, dürüst insanlar. Kendileri yok ama hâlâ yaptıkları konuşulmakta. Yedi düvele nam salmış, üstelik heykeli dikilmiş adamlar…
Genç Mustafa 23 Yaşında, tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi'ne çıkar. Devlet memurluğu süper bir şey, çünkü özel sektör falan yok. Bizimki kütüphanede heyecanla okurları bekler; bir gün olur, beş gün olur, gelen giden yok. Etraftakilerle konuşur, herkese anlatır: "Bakın kütüphane bomboş duruyor, gelin kitap okuyun."
Gelen giden olmaz. Amirlerine durumu bildirir.
- Kardeşim otur oturduğun yerde, maaşını düzenli alıyor musun? Almıyor musun?
- Alıyorum.
- Eee, o zaman ne karıştırıyor ortalığı, gelen giden olsa maaşın mı artacak? Başına daha fazla bela alacan, o kütüphaneye yıllardır kimse gelmez zaten.
Genç memur "Ne yapayım, ne yapayım?" diye düşünür durur. Sonunda aklına bir fikir gelir, eşine söyler. Eşi önce "Deli misin bey? “der, ama kocasının bir şeyler üretme, işe yarama çabasını yakından görünce fikri kabullenir.
O dönem devletteki amirlerinin çıkardığı tüm engellerin tek tek bin bir güçlükle üstesinden gelir. Çünkü o zaman da şimdiki gibi, "Aman bir şey yapmayalım da başımıza bir iş gelmesin. Çalışsan da aynı maaş, çalışmasan da" zihniyeti aynen var.
Bürokratları zorlukla ikna eder ve bir eşek alır. İki tane de sandık yaptırır.
İki sandığa, kalınlığına göre 180-200 kitap sığar. Sandıkların üstüne "Kitap İare (Ödünç verme) Sandığı" yazar.
Kitapları eşeğe yükler ve köy köy gezmeye başlar.
"Köydeki çocuklar şaşırır. Eşeğe bir sürü kitap yüklemiş bir amca, o gariban çocukların ellerine kitapları verir. Düşünün, Noel Baba gibi. Noel Baba yalan, Mustafa Amca ise gerçek. Geyikler yerine eşeği var. Eşek de daha gerçek, Mustafa Amca da.
"Çocuklar bunları okuyun, aranızda da değişin. On beş gün sonra aynı gün gelip alacağım. Aman yıpratmayın, diğer köylerdeki arkadaşlarınız da okuyacak" der.
Güzelgöz, bu işi daha da ileri götürür kitap dağıtımını 5 merkep ve 2 katır ile yapmaya, ulaşılması çok zor ve engebeli yolları geçerek Ürgüp civarı ile Kayseri'nin Yeşilhisar ve İncesu ilçelerine bağlı köylere ulaşmaya başlar. Zamanla Mustafa Amca'nın ünü etrafa iyice yayılır. İnsanlar kütüphaneye de gelmeye başlar. Mustafa bakar ki kütüphaneye kadınlar hiç gelmiyor. Ardından kadınların daha çok sayıda gelmelerini sağlamak amacıyla gurbetteki hemşerilerinden bağış toplayarak dikiş makineleri satın alır. Zenith ve Singer'e mektup yazar: "Bana dikiş makinesi yollayın, firmanızın adını kütüphanenin girişine kocaman yazayım" der. Zenith dokuz tane, Singer bir tane dikiş makinesi yollar. Makine kullanmayı bilen kadınların yardımıyla dikiş kursları açılır. Salı günlerini kadınlar günü yapar. Kumaşı alan kadın kütüphaneye koşar. Dikiş makinası yetmediği için sıralar oluşur. Sırada bekleyen kadınların eline birer kitap verir, beklerken okusunlar diye.
Mustafa Amca bu üstün çalışmalarından dolayı Amerika’dan 3 ödül alır, Bu arada valilik Mustafa hakkında dava açar, "kendi görev tanımı dışında davranıyor" diye. Müfettiş yaptığı incelemeler sonucunda kütüphane çalışmalarını aksattığı ve görev aldığı diğer kurumların ödeneklerini çıkarı için kullandığı sonucuna varır. Teftiş sonucunda üç maaş indirilmesine karar verilir. Görüşmek amacıyla gittiği Nevşehir valisi Güzelgöz’e onun adına emekliliğini istediğini söyler. 50 yaşına gelen Mustafa Güzelgöz baskıyla emekli edilir. Bir İstanbul ziyaretinde kendisi hakkında bu olumsuz raporu yazan müfettiş Şemim Bey'le karşılaşır. Aralarında geçen konuşmada Şemim Bey olayın, kıskançlık, fesat ve politikadan doğduğunu raporu olumsuz yazması için kendisine baskı yapıldığını söyler.
Yaptığı bunca hizmet sonunda Mustafa Amca köylüler arasında efsane olur, yıllar geçtikçe köylerdeki çocuklarda okuma aşkı yerleşir.
Mustafa Amca, 84 yaşında (17 Şubat 2005 ) solunum yetmezliğine bağlı kalp rahatsızlığı nedeniyle vefat eder.
Tüm Kapadokya çok üzülür, aralarında toplanırlar.
Ürgüp'e "Eşekli Kütüphaneci" Mustafa GÜZELGÖZ ve eşeğinin heykelini dikerler. Mustafa Amca adına “Eşekle Gelen Aydınlık” adlı kitap da yazılır.
Bakın Nevşehir'den ve bu ülkeden nice müdür, amir, vali, bürokrat, milletvekili, politikacı geçti; binlercesinin adını kimse hatırlamaz ama Mustafa GÜZELGÖZ ve eşeğinin heykeli var.
İnsan var, dokunduğu yere değer katar; insan var, dokunduğu yere değer kaybettirir.
Mekânı cennet olsun…
By FMÇ
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Doğu da, güneydoğuda , belki batı da zor şartlar altında memurluk yapan insanlar. Ama zor şartlara aldırış etmeden çalışan insanlar. Örnek ; öğretmenler. Köy Öğretmenleri. Yurt dışında okumayı, yazmayı, anlamayı, ahlakı, edepi öğreten Öğretmenler.
Allah işini dürüst yapan insanlardan razı olsun.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre