ÇAĞIMIZIN VEBASI
Bundan 10 – 15 sene önceleri evlerimizde daha önceleri şimdiki zamana göre daha çok huzur, birlik ve beraberlik vardı. Ailemizle hem daha çok ve hem daha güzel vakit geçirebiliyorduk. Ama şimdi gelişen teknolojinin sağladığı faydalarla(!) aynı çatı altında yaşayan birbirinden habersiz bireyler haline geldik. Gelişen teknoloji ile birlikte kısa zamanda çok işler yapmaya başladık ama önemli olan çok iş yapmak değil, hayatımıza, kendimize, ailemize değer katan işler yapabilmektir.
Peki, biz ne yapıyoruz? Ailemizle beraber vakit mi geçiriyoruz? Odamıza çekilip internette sörf mü yapıyoruz? Kitap mı okuyoruz? Oyun mu oynuyoruz? Ders mi çalışıyoruz? yoksa ailemizin ve evimizin büyükbabası olarak atadığımız televizyondan gözümüzü alamıyor muyuz? Tabi vaktimizin tamamını her ne olursa olsun tek faaliyetle geçirmemeliyiz. Aile içi iletişimi koparmamak ve aradaki dengeyi sağlamak şartıyla oyun da oynayacağız, internette sörf de yapacağız, televizyon da izleyeceğiz, kitap da okuyacağız, ders de çalışmalıyız, sosyal hayatımız da muhakkak olmalıdır. Bunlar saatlerce değil de belli ölçüler dâhilinde olmalı. çünkü bu ruh sağlımız için önem arz etmektedir.
Yurtdışında yasal düzenlemeler var
Televizyon ve internetin insanın hem ruh hem de beden sağlığına ne derece zararlı olduğunu gıpta ile baktığımız, Avrupa Devletleri anladı ve birçoğu kendi ülkelerinde özellikle 0 – 5 yaş arasındaki çocukların televizyon – internet başından çok vakit harcamamaları için ciddi çalışmalar yaparak, yasalar çıkarmaya başladı. Ülkemizde böyle bir yasak yok ama kesinlikle ihtiyaç var böyle bir yasal düzenlemeye.
Televizyonun zararlarına dikkat!
Bazı hukukçular 5 yaşından itibaren televizyon izleyen çocukların 15 yaşına geldiklerinde, 18000 saldırı, cinsel taciz ve işkence yolu öğrendiklerini belirtmektedir. Buna karşı bizler, geleceğin sapıklarını, serserilerini yetiştirircesine televizyonu bir dadı olarak görüyoruz, yemek yaparken, komşu ile laflarken, çocuğumuzu bırakıyoruz televizyonun başında. Ondan sonra da birde çocuğumuzla övünüyoruz benim çocuk bugün çok uslu diye. Çocuğumuz beyni çalışmayınca tabi uslu olur, çünkü televizyon beyni yormadan “gözlemsel öğrenme” ile bilgi verir. Bu da insanın beynine zarar verir. (daha ilerisi ise ileride Alzheimer hastalığına da yol açabilir.) Hâlbuki beyni en çok geliştiren şey dinlemek değil analitik düşünmektir, yorum yapmaktır. Yani beyin yorulduğu zaman gelişmektedir. Aynı zamanda çocuklar o evrelerinde (0 – 4 yaş arası) 3 boyutlu cisimleri algılar onlara ilgi duyarlar televizyon ise 2 boyutludur.
Sonuç olarak; yapılan araştırmalara göre ülkemizde, televizyon izleme oranı %94 (kitap-dergi okuma oranı % 4,5, gazete okuma oranı % 22, radyo dinleme oranı %25) olup, hanımların dizi, erkeklerin futbol, çocukların ise eğlence kanallarına yönelmesi nedeniyle ülkemiz gençlerinin haftada ortalama 30 saat televizyon başında vakit geçirdiği, evde tek sabit ekran vatandaşa yetmemeye başladığı, ülkemizde televizyon izlemenin bağımlılıktan ziyade esaret halini aldığını tespit edilmiştir. Ama uzmanlar çağımızın vebası olarak adlandırılan bu sihirli kutunun tesirinde kalmadan yaşamak, 21. yüzyıl insanı için neredeyse imkânsız olduğunu kabul etmekle beraber günde 1 – 2 saati geçmemesi gerektiğini altını çizmektedirler.
Televizyonun zararlarından kurtulmak için ne yapılmalı?
Sorunumuzu tespit ettik o zaman ne yapmalıyız? Elbette ki uzmanlara kulak vereceğiz.
Bir bağımlılığın terk edilebilmesi için kişinin önce kendindeki bağımlılık derecesini bilmeli sonrada ona ne derece ihtiyacı var onu bulmalıdır, bunu da dizi/filmlerde kendisine rol model arayarak değil onu akıl terazisinde tartarak bulmalıdır.
Ayrıca şunlara dikkat etmek gerekmektedir.
- Öncelikle şunu bilmeliyiz; televizyonu eve sokmamak veya evlatlarımıza hiç izletmemek çare değil. Çünkü çocuklarımız başkalarında – komşularında TV göreceklerdir.
- Çocuklar anne babasının ne dediğinden çok ne yaptığına bakarlar: yani onlara birer izleyici olarak örnek olmalıyız. Evladım sen git diğer odada ders çalış deyip biz televizyonun karşısında kalmamalıyız veya evladım sen burada dur ders çalış deyip aynı andan aynı odada televizyon da izlememeliyiz.
- Aileler çocuklarının televizyon izleme saatlerini ve televizyonda izleyecekleri programları önceden belirlemeli ve asla taviz vermemelidirler. Çocuklarımız evlerinde ne zaman ne yapılacağını bilmelidir.
- Ebeveynler çocuklarının TV izlemesini günde 1–2 saatle sınırlandırılmalıdır. Bu evlatlarımızın kendi inisiyatifine bırakılmamalıdır.
- Ebeveynler çocuklarının odalarına ve kendi yatak odalarına televizyon koymamalı; televizyon, oturma odasında ve merkezi olmayan bir yere konulmalıdır.
- Kendimiz seçici izleyici olmalıyız. Evlatlarımızı da bu şekilde eğitmeliyiz.
- Evlatlarımıza, zamanımızın en değerli sermayemiz olduğunu öğretmeliyiz.
Fatih Mehmet ÇUHADAR
E-posta : [email protected]
Bu yazıya 1 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre