Herkes insandır, teorik olarak...
Herkes tanıdığı ilk insana insanca davranabilir, samimi oldukça bir hiyerarşi geliştirir bu ırk arasında...
Bu ırkın arasına karışabilmek için güzel elbiseleriniz ve alımlı saçlarınız olması gerekir. Hee ayrıca temiz olmanız da gerekmektedir.
İnsanlar günde en az 6 saati uyuyarak geçirebilir ve bu süreyi aşanlara ''hantal'' denir. Ben hantal değilim diyenler de olabilir. O grup, genellikle haftada 6 gün 12 saat ayakta çalışıp sadece 1 gün izin yapan insanlardır. O 1 günlük izninde 6 saatten fazla uyuyabilmeleri anormal karşılanmayacak derecede normaldir.
İnsanlar arasındaki bu hiyerarşik gruplaşmada, hepsinin bir rumuzu vardır; ''Irgat, hamal, işçi, tüccar, fakir, zengin, hanfendi, beyfendi...''; paranın ve gücün fendi, insanlığı yendi.!
Eskiden olsa; Nene hatunlar, komşu anneler, veresiye yazan bakkal amcalar ve insanlık vardı. Ne ara hiyerarşik bir kutuplaşma yaşamıştık? Ya da hangi kış yağan yağmur duygularımızı akıtmıştı sinemizden. Hangi baharda düşen yaprak gibi düştü saflık gözümüzden? Hani kardan adam olmazdı, bu kış her yerde karın altında adam sıfatında gezenler vardı!
Eskiden kahvelerde insanlar sohbet amaçlı toplaşırdı, şimdi birbirinin cebinde çocuğunun rızkıyla oyun oynuyorlar. Eskiden yazları kapı önlerinde sedirler olurdu, tüm komşular toplanır sokakta ve tüm ışıklar gece yarısına kadar yanarken, kestane çatlatılır ve çaylar demlenirdi, çok koyu muhabbetler olurdu.
Geçen gün, bir yabancıya merhaba dedim, sanki! Aynı dili konuşuyor ve aynı dine inanıyorduk. Tenimizin rengi farketmiyordu, mezhebimiz genişti. Mezhebimiz genişti derken, her tür insanı kucaklayıp anlayışla karşılıyorduk. Dillerimiz farklı olsa bile muhtaç olana yardım etmeye çalışıyorduk. Farkındaysanız hep geçmiş zaman kipleri kullanmaya özen gösteriyorum.
Dedim ya sanki bir yabancıya merhaba demiştim bugün, beni tanımadan öldürmeye yeltenebilecek kadar kindar ve öfke dolu bakabiliyordu bu ırk. Sen konuşmadan ya da konuşsan da kendi bildiğini okuyacak kadar akıl dolu bir mantığa sahipti bu ırk. O da Türk bende Türk, o derdini Türkçe dışında ırki bir dille anlatıyordu ve ben onu Türkçe anlayamıyordum.
Bugün bir yabancıya merhaba dedim, sanki!
Gözü dönmüş, kulakları sağır, dili pis... Rabbim, ben uzun zamandır yalnızca senin dilinden konuşuyorum. Bizim geldiğimiz, gideceğimiz yer olan topraktan çamura batır bu insanları, kardeşi kardeşe kırdıran küstüren insanları nimetinin suyuyla yıka arındır. Bizim inanacağımız tek şey senin varlığın iken, hiyerarşi kümesinin başındaki horozları en yakın gündoğumunda uykuya daldır!
Merhaba, ben Muhammet ÇABUK.
Umarım, bu gece tüm bu yazdıklarıma birer yabancı olmazsınız... Esen kalın.
Beyzade
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre