Büyüksün Gönül

Ateş almaya geldim bu cihan-ı yalana,

Gönlümde dertten volkanları pişirdim,

Bil ki gönlün dalgaları vurdukça kıyıya,

Kurumadan güneşte, kağıtlara devrettim.

Benim gönlüm gökyüzüne eş değer,

Sıfattan kurtulursan sen de yakalarsın yıldızı,

Cihana sığan sayısız beden eşeğin sırtındaki semer,

Peki nasıl sığdırdın cihana, gövdeye gönül denilen esrarı.

Dökmezsem kağıtlara gün gelip taşacağım,

Sanma ki paylaşmazsam bu gövdeyi taşırım,

Hey gidi yalan dünya, sana nasıl inanayım,

İçinde barınırken sayısız riya.

Yok olmak, var olmaktır kanımca,

Asıl yok olmaktadır varlık,

Sen varla yoğu karıştırır olmuşsun,

Ceketi gömlekten ayırt edemez askılık.

Hele bir kesilsin bedenle bağın,

Sen o zaman gör yaşamayı,

Yok mu bu ucu başı belli olmayan evren,

Bir bittir o dünyada, hissetmezsin varlığını.

Kaynıyor içim, dışımda bir söz etmem yine de,

Susmak her zaman iyi gelir güzele,

Konuşarak boşaltırsın içindeki cevheri,

İnan ki, çöle ağaç dikmektir her dinlemek, her susmak.

Büyüksün gönül, dağdan, bayırdan, bu dünyadan,

Nasıl sığdın içine zor oluyor anlamak,

Sığmıyor gönül bedene, kurtulmak istiyor mahpustan,

Ölümün özgürlük olduğunu, zahmetlidir anlatmak.

Serkan ÇILDIROĞLU