Geldim mi memlekete, hemen girerim evime.
Çömerim mutfağın köşesine.
Balkonun komşuluğunun getirdiği boş çamaşır sepeti,
Şimdiye kadar o ocakta pişmiş tüm yemeklerin duvara sinmiş harman kokusu,
Buzdolabının üstündeki hep o yabancı eşyalar...
Ahh mutfak..
Bir de yaslandım mı duvarına, dalakalırım tavanın köşesine.
Şöyle, doyasıya, anlamlıca bakarım. İnsanlarım çıkmaya başlarlar saklandıkları yerden. Mutfağın her köşesinden. Tek tek çıkarlar.
Sonra nasıl tarif etmeli işte bilirsiniz. İnsanlar.. V yaka yelek giyerler. Kemer hizasına kadardır, orada toplanmıştır yeleğin uçları. Elleri de ceplerindedir. Sol kolunda kol saatleri ve yeleğinin kolu da hemen üstünde sıvanmış halde olur. Sağ kol daha çok sıvanmıştır tabi. V şeklinde adım atarak yürürler nasıl duracaklarını bile düşünmeden, sen köşendeyken, üstüne doğru yavaş veya hızlı ama kendilerinden emin bir şekilde, burnunu soktuklarından emin bir şekilde, basa basa V adımlarla yürürler.
Bir dururlar sonra, başlarını kaldırırlar da şöyle gözlerini kısıp öyle bir bakarlar ki, tüm sinir uçları yine burunlarında birikir. Ardından konuşmaya başlarlar. Tavanın köşesine daha bi dikkatli bakarsın sen. İnsanlar karınları tok, konuşmaya devam ederler.
İnsanlar konuşurlar.
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre