Gitmek için gelmiş bir kadının arkasından yazıyorum ben bu satırları. Gelmiş gibi yapan ama hiç yakınlarda olmayan, hiç sevmeyen birine.. Karşında olduğu halde dokunamadığım birine feryat ediyorum buradan, duymayacağını bile bile. Yüzüne diyemediğim halde ne kadar sevdiğimi, tek işi seni sevmek olan bu ruhu nasıl parçaladığını bil diye yazıyorum. Belki zayıflığımdan, belki unutamamamdan.. Belki de bilmiyorum işte özlüyorum arada, geri gelmeni istemeyerek özlüyorum. Zaten gelmeyeceğini de biliyorum. Gerçi alışkınım ben diyorum sonra kendime. Hiç gelmeyen birinin gelmesini beklemenin ne kadar saçma olduğunu fark ediyorum. Gidişine sövüyorum, gelmeyişine ebediyen.
Hiç gelmemiş bir kadının arkasından yazıyorum , yine. Halen. Her şeye rağmen hayallerine onu eş alan biri olarak. Tüm benliğinle sevmeyişine rağmen her şeyiyle seven biri olarak. Ben olarak, biz olmak varken ben olarak. Hiç biz olamamanın burukluğunu hissederek, biz olmayı dileyerek.
Biz deyince bile yüzü gülen biri olarak yazıyorum. Belki de imkansızlığa gülüyorum, şansıma. Aynı bilete bakıp ‘ulan ne şanssızız yine tutmadı’ demeyi bile hayal ediyorum. Hayalde bile sevemeyeceğin aklıma geliyor sonra. Sonra hep sonra..
Konuşmadım ama arkandan, gidişinden bahsetmedim kimseye. Gidişini bile sevdim, ayrı kıskandım başkalarından. Olmayışını bile içimde yaşadım. Yine tek başıma, hep. Seni soranları gidenin arkasından konuşulmaz diyerek tersledim. Zaten konuşmam seninle ilgili başkasıyla bilirsin. Hep korkmuşumdur seni anlatırsam koparırlar içimden, alırlar canımı diye. İçten içe ruhuma işkence etmene rağmen vazgeçemedim, seni sevmek için yeminli bu ruhuma söz geçiremedim. Sevmemeyi beceremedim. Yapamadım seni bir hiçmişsin gibi içimden atmayı, her şeyimken.
Bir sana yazıyorum bunları, bir seni anlatıyorum şu satırlara. Kağıda döküyorum seni, diğerleri anlamaz diyerek. Seni anlatırken dertleşiyorum olmayışınla. Sonra yazıyorum, yazıyorum. Gelmeyeceğini ekliyorum satırlarıma, ve gidemediğini. Sahi sağ yanım hiç gelmediğin halde nasıl gidemiyorsun benden?
Hiç gelmediği halde gidemeyen bir kadının arkasından yazıyorum bu satırları. Hiç seninim dememesine rağmen sahiplendiğim bir kadının arkasından. Hep onun olabilecekken benimsin demeyen birine yazıyorum. Yazıyorum, gidemiyorsun sevmeyenim. Gitmiyorsun. Bir sen kaldın zaten o kalpte, gitme.
Unutamayışımı dile getirmek için yazıyorum şimdi. Defalarca bu son yazışım, bu son sen dememe rağmen hiç azalmamışsın gibi yazıyorum. Hiç azalmamışsın kalmayanım, Değişmemişsin hiç, ilk günkü gibi sevmiyorsun. İlk günkü hevesimle sevdiğini umuyorum. Biliyorum ama halen sevmediğini. Her şeyimken hiçbir şeyin olduğumu bilerek devam ediyorum yine sensiz geçen günlerime. Küfür ediyorum arkandan ;sana değil, sensiz oluşuma. Olmayışına, olamayışımıza. Bir kere saçlarını koklayarak bir daha bırakmayacakmış gibi sarılamadığım ve sarılamayacağım için sövüyorum işte. Çok küfür ediyorum bu aralar ama hiçbiri sevmeyişin kadar ağır değil.
Bu yazıya 3 yorum yapıldı.
Sonra gitti sanar ya kendisi, kalmıştır aslında;
Gittiğini zannettiği yerde tüm ağırlığıyla...
Çok güzel ifade etmişsin kendini, tebrik ederim...
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre