Hayatta öğrendiğim en güzel şeyin sorgulamak olduğuna inanırım. "Ne?", "Neden?", "Nasıl?" sorularını sormak. Bu da çoğu zaman derin düşünmeyi gerektirir. Düşünce ise merakla ortaya çıkmış öğrenme arzusunun bir sonraki adımıdır. Sorgulamak bana göre felsefenin temel yapı taşıdır.
Bir sakız çiğnerken aklınıza ne gelebilir? Bilemiyorum.
Benim aklıma gelenleri ise sizinle paylaşayım.
Sakızın tarihçesini düşünmeye başladım. Yaptığım küçük bir araştırma sonucu şu bilgilere ulaştım.
İlk defa Yunanlılar ve Mayalar tarafından bulunduğu söyleniyor. Eski çağlarda ağaçtaki reçineler diş sağlığı bakımından iyi olduğu düşünülerek çiğneniyor ve ilk defa 1869 yılında patenti alınarak ticari amaçla üretiliyor. Bu bilgiler daha uzundu ama ben kısaca özet geçtim.
İkinci adımdayız.
"Bu bilgi nerede işime yarayacak?" diye tekrar düşünmeye başladım. Çünkü faydalı bir bilgi gibi gözükmüyordu. Eminim siz de benimle aynı fikirdesiniz.
Bu nedenle bir bilginin faydalı ya da faydasız olarak ikiye ayrılabileceğini düşündüm. Ve bu sakız tarihçesinin de faydasız bir bilgi olduğu kanaatine vardım.
Yanılıyor olabilirdim. Biraz daha derin düşünmeye başladım.
Şimdi üçüncü adım
Bilgi yararsız olabilir miydi?
İyi bir pizzanın nasıl yapıldığını öğrenmek bir bilgidir. Ya da bir el yapımı patlayıcının nasıl yapıldığını bilmek de bir bilgidir. Fakat düşününce bir patlayıcı yapmak faydasız, aksine zararlı bir bilgi gibi gözüküyor.
Oysa en sonunda vardığım karar ile bilgiyi kesinlikle faydalı ya da faydasız olarak ikiye ayırmak yanlıştı.
Çünkü bir bilgi sadece yanlış yerde ve zamanda kullanıldığında faydasız gibi görünür. Bu yüzden bütün bilgiler faydalıdır.
Adım adım ilerleyip her adımın bizi doğruya biraz daha yaklaştırdığını ve cevapların cevap olmaktan çıkıp başka soruları doğurduğunu gördük. Sakız ya da başka bir şeyin önemi yok. Önemli olan sorgulamayı bilmektir.
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre