Yokluğunun ayazında o muhteşem suretini ve hayalini üzerime bir çarşaf misali örttüğüm gecenin en karanlık zamanında yazıyorum bu satırları sana. Bu mektubun her satırına hasretinin dayanılmaz acısını ilmikleyip seni arıyorum yüreğimin her zerresinde. Sensizliğe uzanıp, koynuma sen diye sabır taşlarını alıyorum. Yokluğuna inat varlığının huzuruyla seni, sana yazıyorum.
Canımın içi gözlerin, en önemli satırlarıydı hikâyemizin. Çünkü gözlerindi şiirlere konu olabilecek kadar güzel olan tek olgu. Sevda dağlarında bir pınar gibiydi gök mavisi gözlerin.
Kararlı başlamak istiyorum cümlelerime, lakin yüreğim deniz gibi. Her an farklı bir sıfatta. Bazen sakin, bazen dalgalı, çoğu zaman hırçın… O yüzden sözcükler dilime gelene kadar karışıyor. Her gün başka bir şehrim ben aslında. Sokaklarımdaki bütün kalabalıklar da sen... Her gün başka bir yüzün. Ben her gün gözlerindeki soğuk hüzne sığınan sıcak sessizlikle arıyorum seni. Nefretle mi arıyor yoksa sevda ile mi arıyorum inan bilmiyorum. Nefret bana, sevgi sana yakışmıyor sevgili. Bu yüzden karmakarışığım inan. Bir yanım nefret bir yanım sevda…
Canım yanıyor sevdiğim. O kadar gerçek ki çaresizliğim o kadar zor ki... Ellerim soğuk, yüreğim soğuk, geceler soğuk, gündüzler soğuk. Hayatımda ne varsa hepsi soğuk, sadece sana ait olan hayallerim var içimi ısıtan. Sabahın aydınlığını göremez olmuş gözüm.
Şimdi canımın içi gelme. Gözlerini gözlerime değdirme sakın. Bakışların beni tekrar vurmasın sevgili, vurmasın. Yıktın ya kalbimi ve hayallerimi; artık Hakk secdesinde duaların kabul olmasın. Hiçbir mecliste adın anılmasın, dost kapısında hatırın sayılmasın sevgili. Ne kadar sevsem de seni, aynılarını yaşayasın sevgili hepsini tek tek yaşayasın. Çünkü nefret bana, sevda sana yakışmıyor sevgili.
Adem KOÇAKER
Bu yazıya 1 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre