Sahi Neredesin?

Hani neredesin? Kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’le alay edilip, milli ve manevi değerlerimiz ayaklar altına alınıyor sesin çıkmıyor. Hani bir zamanlar Kur’an-ı Kerim’i yakmaya çalışan adama karşı kahrolsun nidaları söylüyordu dilin, ne oldu da bu gün o dilinden tek kelime çıkmıyor? Hani bir zamanlar aklınca Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya (sav) hakaret karikatürü çizmişti akılsızın biri, sen o zaman da çok şey söylemiştin. Bugün susan dilin o gün iyi laf etmişti. Kahrolsun İslamiphobia diyerek inletmiştin meydanları. O gün aslında çok haklıydın. Tepkini göstererek dinimizi, kitabımızı ve peygamberimizi savunuyordun. Peki, bu gün ne değişti? Dinimize, kitabımıza, peygamberimize karşı saygısızlık yapılıyor sen susuyorsun. Sen mi değiştin yoksa başka şeyler mi oldu sana? Kim kilit vurdu diline? Hakikat karşısında kim bağladı gözünü? Üstelik bu saygısızlığı yapanlar ne yazık ki yine din kardeşlerimiz… Hani nerede kaldı senin en önemli kaiden olan “emr-i bi’l-mâruf nehy-i ani’l-münker (iyiliği emredip, kötülükten sakındırmak)”? Sen daha din kardeşine bile iyiliği emredip, kötülükten sakındıramazken inanmayan biri sana ve senin samimiyetine nasıl inansın.

Aslında biliyor musun sen haklı olduğun durumu baştan kendi aleyhine çevirip kaybetmişsin de haberin yok. Nasıl mı? İlk önce kendini ıslah edemeyip, nefsine gem vurmamışken kalktın başkalarını ıslah etmeye çalıştın. Kendi nefsini ıslah edemeyen nasıl olur da başkasını ıslah etsin ki… Sen cihadı şiddette, zorbalıkta ve kavgada aradın ama asıl cihadı unuttun. Nefsin ve şeytana karşı olan en büyük cihadı… Hani Efendimiz (sav) dönerken çok çetin, amansız ve zor bir cihattan şunu demişti ashabına ve onların vasıtası ile asırlar sonrasında gelecek olan bütün Müslümanlara: “Küçük cihattan büyük cihada geri dönüyoruz.” Ashabı Kiram Efendilerimiz (r.a) haklı olarak şaşırarak şunu soruyorlar: “Bundan daha büyük cihad nedir ki Ey Allah’ın Resulü?” Çünkü döndükleri cihad başların verilip, başın kurtarılmaya çalışıldığı; kolların verilip kolun kurtarılmaya çalışıldığı; her şeyin feda edilip dinin diyanetin ayakta tutulmaya çalışıldığı çok çetin bir cihattı. Allah Resulü bu suale karşı: “Nefis ve şeytanla olan cihad” diye cevap vermişti. Sen bunu unuttun.

Hani neredesin? Sürekli arkasında gizlenip, kendini onunla büyük göstermeye çalıştığın Ecdadının yolunda olduğundan emin misin? Kaldır başını bir bak Ecdadı o zaman anlayacaksın. Ecdadın nasıl gönül sultanları olduğunu o zaman göreceksin. Aslında onları gönül sultanları yapan aldıkları topraklar değildi (bu elbette önemli olsa da), girdikleri gönüllerdi. En zalim insanlara karşı bile hep izzetlerini korudular ve seviyesizliğe düşmediler... Bu gün sen din kardeşine karşı izzetli olamaya çalışırken aslında seviyesizliğe düşüyorsun.

Kaldır başını bak 600 yıllık Osmanlı’yı, 300 yıllık Selçuklu’yu ayakta tutan neydi? Zalimlik mi, insanlık mı? Onu göreceksin. Teba’sında birçok dil, inanç ve ırk barındıran Ecdadı sahi ayakta tutan neydi? Sen bunu bile anlamakta zorlandın ya… O yüzden Ecdadın yolunu seçen din kardeşine karşı ateş püskürttün. Kardeşin sevgi, hoşgörü, diyalog ve insanlık dedi, sen karşı çıktın. Kardeşin ocaklar gibi yanıp dünyayı aydınlatmak lazım dedi, sen nemelazım ocak olup yanmaya deyip, en azından mum kadar olsun bir ışık yaymadın etrafına… Kardeşin tebliğ dedi, sen o da ne deyip karşı çıktın… Kısacası sen kardeşini hiç dinlemedin ve hep kötüledin.

Peki, sonra ne oldu? Kardeşin sen olmadan da karınca kararınca yoluna devam etti. Ama sen hep yola taş attın, diken saçtın. O aldırmadan yine yürüdü yürümesi gereken yolda… Dikenlerle dolmuş, tuzakların kurulu olduğu ve taşların setler oluşturduğu yollardan geçerek dünyanın birçok yerinde Milli ve Manevi değerlerimizin türküsünü söyledi ve söylettirdi. Ama sen o türküyü bile eleştirdin ve karşı çıktın. Bayrağımız dalgalandırıldı dünyanın birçok ülkesinde o bile senin karşı çıkışlarına engel olmadı.

Sahi ey dost sen neredesin?