Cümleleri az-çok art arda sıralamaya,okula adımımızı atmaya başlar başlamaz gelir ve tedrisat hayatının sonuna kadar kovalar o soru.
-Büyüyünce ne olacaksın?
Her yaşta da farklıdır aslında o sorunun cevabı. İlkokulda doktor-pilot, ortaokul polis-avukat-mühendis. Lisede artık hedefler biraz daha küçülür ve gerçekçi olmaya başlar. Çünkü ötesi yoktur artık. Üniversiteye girdiğin zaman bitmiştir iş.
Üniversitede şayet uçuk fikirli değilsen girdiğin bölümün mesleğini yaparsın. O soru değişmiştir en nihayetinde. Çünkü cevabında hayalleri değil gerçeği bekler artık soran kişi.
-Delikanlı ya da genç kız mesleğin ne?
Küçüklükten beri bizim kuşağın (1985-1995) kafasında, zihninde olan olgu, meslek sahibi olmak ve her şeyin o zaman sona ereceğini tahayyül etmektir. Daha doğrusu tahayyülden ziyade aile ve çevrenin o bitmez sorusuna cevab bulmak ve mutlu etmektir onları.
Bu sebepledir ki bizim çağın gençliği az okuyan, tek gayesi olan mesleğe kilitlenen, yazmayan, tabiri caizse kendisine verilen politik-siyasi-ahlaki-ekonomik direktif ve bilgileri sorgulamadan alan bir kuşak. Tabi burada genelleme yapıyorum, ki istisnaları her zaman için mevcuttur. İşte tam burada bir sistem eleştirisine soyunmak istiyorum. Hatta sistemden ziyade toplum eleştirisi...
Bizi yetiştiren toplum eğer bize dava, şuur, sorgulama, tecrübe etme imkanı verseydi tahminim bu kadar ham bir gençlik olmayacaktı. Toplumsal ahlaki değerler özellikle sanal dünyanın gelişmesiyle birlikte son 15-20 yıldır büyük bir ahlaki erozyona uğradı. Bunun tek sorumlusu toplum deyip çıkmıyorum elbette. Ancak toplum ve ailelerin buradaki sorumluluğunu da gözardı etmenin, aptallık değilse bile saflık olacağı kanaatindeyim.
Özellikle şu son süreçte kim hangi mahalleye-cenaha bağlı ise o mahalledeki yöneticilerinin-liderlerinin her dediğini sorgulamadan moda-mod kabul etmesi bunun apaçık bir göstergesi olduğunu düşünüyorum. Gençliğimizin toplumun evrensel, hatta ulusal ahlak ve erdemlerinden uzak oluşunun sebebi bana göre budur diye düşünüyorum.
Aksini iddia eden arkadaşlarla da konuşmak, tartışmak beni çok mutlu eder ve müteşekkir bir vaziyette bulunurum.
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre