“Hazreti Muhammed’in (sav) veladeti, aynı zamanda insanlığın yeniden veladetidir. Hazreti Muhammed (sav) doğarken insanlık yeniden bir kere daha doğmuştur.”
Ashabın arasında otururken: “Kardeşlerime selam olsun.” demiştin. Sahabe-i kiram efendilerimiz de şaşırarak: “Ya Resulallah biz senin kardeşlerin değil miyiz?” diye sormuşlardı. Sen yine: “Siz benim ashabımsınız, dostlarımsınız.” demiş ve şunları eklemiştin: “Onlar sonra gelecekler, dine bin bir tuzağın kurulduğu, hakkın hakikatin susturulmaya çalışıldığı devirde gelecek onlar. Beni görmeden bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim” demiştin… O gönderdiğin selamın muhatabı biz miyiz, bilemiyorum. Ama senin asırlar önce gönderdiğin o selamını alıyor ve “Aleykum selam ve Rahmetullah-i ve Berekatuhu” diyerek cevaplıyoruz… Efendim Senin bizi görmek istemene mukabil biz de Seni görmeyi çok arzu ediyoruz. Özellikle kararmış olan dünyamızın aydınlanmaya ihtiyacı olduğu şu dönemde…
Efendim gelseydin ve bizi görseydin evler görecektin, İbn-i Erkam’ın evine benzeyen evler. Senin adının içinde anıldığı ve Allah’a ibadet edildiği evler… Gelseydin gençler görecektin, Senin yolunda canını feda edecek kadar Seni seven, Sana ve Senin getirdiğin hakikatlere bağlı kara sevdalı gençler görecektin… Her biri Mus’ab bin Umeyr gibi olamasalar bile, Mus’ab bin Umeyr’e benzeyen yüzü yerde gençler görecektin. Mus’ab bin Umeyr gibi etkili olamasa da, Mus’ab bin Umeyr gibi dünyanın her yanında muallimlik yapan Seni, hakkı ve hakikati anlatan gençler görecektin. Gelseydin tüm engellemelere rağmen hiç durmadan yürümeye azimli yiğitler görecektin. Minberden yankılanan sese kulak veren ve “Dönersek Kalleşiz” diyen yiğitler… “Sinenin ilhamını, ölü dünyanın üzerine boşaltmak için gideceksin” diyen minberdeki sese kulak verip dünyanın birçok yerine giden yiğitler… Onlar Senin yiğitlerin… Sana âşık, Sana sevdalı, kara sevdalı yiğitler…
Gittiler…
Sırtlarına yüklenen derdi nispetinde tevazu ile iki büklüm koştular. Yol gitmekten başka bir şey bilmeyen ve asla geri dönmeyi düşünmeyen ayaklarla…
Gittiler…
Gözyaşlarını heybelerine azık yapıp koştular. Hiç alınmaz, gocunmaz ve gönül koymayan bir edeple…
Gittiler…
Rengârenk bir ufuk çizmek için geleceğe umutla koştular. Bütün dünyaya yepyeni barış ve hoşgörü tohumları saçmak için… Yeni bir dünya için…
Bu giden yiğitleri engellemek isteyenler, bu yiğitlerin yürüdüğü yollara dikenler saçtılar. Gittikleri yerlerde rahat bırakılmadılar. Oradaki devlet büyüklerine aleyhlerinde şikâyette bulunan kara ruhlu devrin zalimleri var, 1400 yıl önce Habeşistan’a hicret eden yiğitleri rahat bırakmayan ve Necaşi’ye şikâyet eden zalimlere eşdeğer… Bu yiğitler sevgi, kardeşlik, hoşgörü ve diyalog dedikçe, fitne tohumu ekicileri kara ruhlular karşı çıktılar. Senin yolundan gidenlere, Sana karşı çıkanlar gibi karşı çıktılar. Dertleri ve davaları Allah’ın rızası dışında olmayan bu yiğitlere türlü türlü iftiralar atanlar var. Tıpkı Senin Hane-i Saadeti'nde kendine yer bulan, Senden ve Rıza-i İlahi dışında başka bir şey düşünmeyen anamız Hz. Aişe’ye iftira atan münafıklara denk… Ey kâinatın İftihar Tablosu, İki Cihan Serveri Efendimiz: “Bu yiğitler bu yolun çetin olduğunu çok iyi biliyorlar, Senden aldıkları hakikatlere sahip çıkmanın ne kadar zor olduğunu da biliyorlar.” Ama onlar şunu da çok iyi biliyorlar: “Canı cananı vermeden, gerçek Canan’a ulaşılamaz.” Yolun çetinliğine rağmen, hadiseler karşısında sarsılmadan yürümeye azimli bu yiğitler, bu gün yürümemeleri için engelleniyorlar. Türlü türlü tehditlere, hakaretlere ve iftiralara maruz kalan bu yiğitler yürüdükleri yoldan dönmemeye kararlı. Sevgi, hoşgörü, kardeşlik ve diyalog diyen, savaşsız, kavgasız bir dünya isteyen bu yiğitleri yalnız bırakmadığından eminim. 1400 yıl önce selam gönderip gelecekler dediğin bu yiğitlerine sahip çıkacağından ve onları ezdirmeyeceğinden de eminiz…
Gel Efendim, Sana sevdalı bu yiğitler seni beklemekte… Kararan şu dünyamızı bir daha aydınlatmak için gel, susamış gönüllere su serpmek için gel. Gel ne olur, Sana muhtaç bu aciz kara sevdalıları yalnız bırakma! Beklemekteyiz Ey Kâinatın güneşi, Seni beklemekteyiz...
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre