Kollarını iki yanına uzatmış, gözlerini bağlamış yürümeye çalışıyor incecik ip üzerinde bir cambaz edasıyla...
Kollarımdan çekiştiriyor birdenbire. Bağlamamı istiyor gözlerimi. Ne kadar korkuyorum karanlıktan halbuki. Eşsiz bir şehrin kapısını aralayacakmış şimdi ve dilinden dökülüveriyor karşıdaki şehrin tasviri. ''Yemyeşil bir ovadan bakmak, gür ormanlara beşik olan dağlara. Yeşilin her tonunu bezemişçesine her bir yanına. Gümrah ırmaklar görüyorum masmavi ummana vuslat arzusuyla coşan. Akşama doğru ılık bir esinti okşar saçlarını hafiften uçuran. Şems denize kavuşurken kızılın, turuncunun her tonuna kucak açıyor bu şehir.'' Ben ''görmüyorum, gözlerimi bağladın.'' desem de, ''Hayalinde canlandır.'' deyiveriyor.
Gözlerime inen perdenin ağırlaştığını hissederken, ben havanın karardığını düşünüyorum. O ise ''Gece mi? Hayır karanlık inmiyor bu şehre. Hayallerinin ev sahibi yıldızlar süslüyor semayı ve mahın peşinde pervane. Ay ki denize vurgun, denize müptela. Siyaha izin vermiyor gece bile masmavi bir umman ve yakamoz aydınlığında bir şehir karşımda.''
Parmak uçlarına yükseliyor şimdi biliyorum. "Kuşları bilir misin?" diyor neredeyse uçacakmışçasına. Ben tedirgin ''evet'' diyorum ama bilmiyorum ki güvercinlerin bu denli çeşitli ve gerdanlarının yanar döner renkleri olduğunu. O anlatırken öğreniyorum. Bambaşka bir dünya gibi onun bana sunduğu... Başımı göğe kaldırmış, kuşların yol haritasını çiziyor bana daha da yükselerek… Ellerimi tutuyor birden ''haydi bak sen de!''
Açıyorum bağlı gözlerimi... Ben mi? Ben sadece sapsarı bir bozkır görüyorum. Çünkü o parmak uçlarında yaşıyor...
Benim görebildiğim, hayalini kurabildiğim dünyanın sınırları var belki. Ama o eşsiz kılıyor bir şehri. Hayır siyah görmüyor her şeyi. Siyaha düğümlüyor tadını bilmediği her rengi.
Geçen gün bir şehri izledik âmâ bir arkadaşımla. Güvercin besledik, uçuşlarını izledik. Benim gördüğüm mü güzeldi yoksa yokluktan geldiğini en başta gözleriyle hisseden, sonsuz bir tasavvura, sonsuz bir sevgiye kucak açtığını bilen onun mu? Aslında onun gözleri sadece bu dünya için bağlı, ya bizim? Bizim ise bu dünyayla bağlı değil mi halbuki? Haydi bağla gözlerini, sen de hisset sonsuz kere sevildiğini...
Kollarını iki yanına uzatmış, gözlerini bağlamış yürümeye çalışıyor incecik ip üzerinde bir cambaz edasıyla...
Bu yazıya 15 yorum yapıldı.
Sonuna gelince ve tüm taşlar yerine oturunca çok etkilendim. Ne güzel bir yazıdır bu böyle :) Kaleminize sağlık...
Hepsinden öte; üzüldüm. Hem arkadaşınıza, hem de halimize... Sonra öylesi neşeli ve imkansızlıklar içinde bile imkan denizinde yüzen bir insan için üzüldüğüme utandım.
Tekrar kaleminize sağlık... Daha sık yazın bence :)
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre