Kayıp Gül - Serdar Özkan

Geç mi kaldık acaba bu kitap hakkında yazmak için? Kitap hala popülerliğini koruduğuna göre çok da gecikmiş sayılmayız. Öncelikle bu bir tanıtım mucizesi. Timaş'ın Halkla İlişkiler ekibinin ne kadar iyi çalıştığını buradan anladık. Kitap piyasaya çıkmadan yurtdışındaki kitap eleştirmenlerine yollandı ve kendilerinden iyi yorumlar alındı. Sonra bir çok yayınevi aynı yöntemi belirledi. Hatta ben de çalıştığım yayınevinde aynı şekilde devam ettim. Kendi yorumum biraz şişirmenin mevcut olduğu. Kitabın önce Doğan Kitap'tan çıktığını bilmeyen yok. Orada gereken sesi getirmedi ve ikinci denemede Timaş başarı sağladı.

Kitabın yorumlarına bakarsak bu bir Küçük Prens, bir Martı. Bence bu kadarı biraz abartı. Küçük Prens benzetmesinin Exupery'ye saygısızlık olacağı kanaatindeyim. Öte yandan aynı kategoriye koymak evet doğru. Benzer duygusallık, benzer içsel arayış mevcut çünkü. Kitap Amerika'da başlıyor, Türkiye'ye uzanıyor. Kayıp Gül benzetmesi bir ikiz kardeş için. Olayın gerçekçiliği tartışılmaz. Boşanmış ailenin paylaşılmış çocukları ABD ve Türkiye'de birbirinden habersiz yetişiyorlar. Ancak sonlara doğru anlaşılması enteresan.

Tabi ne olursa olsun bir Türk kitabının 29 dile çevrilmesi büyük başarıdır deyip keyifli okumalar dilemek lazım.

29 DİLDE, 40’TAN FAZLA ÜLKEDE BASILAN ULUSLARARASI BİR BESTSELLER

Kanada’dan Japonya’ya, Brezilya’dan Endonezya’ya yüz binlerce okurun gönlünde taht kuran Kayıp Gül genç Türk romancı Serdar Özkan’ın ilk romanı.

Tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarından St. Exupéry′nin Küçük Prens′i, Richard Bach′ın Martı′sı ve Paulo Coelho′nun Simyacı′sına denk tutulan Kayıp Gül, bugüne kadar 29 dile çevrildi, birçok ülkede haftalarca bestseller listelerinde yer aldı.

Kayıp Gül′ün kahramanı Diana′nın peşine takılan okur, başta Türk kültürüne olmak üzere, Yunan mitolojisinden Yunus Emre′ye; William Blake′ten Sokrates′e; doğu mistisizminden Küçük Prens′e; Meryem Ana′dan Nasrettin Hoca′ya; modern yaşantıdan metafiziğe; gerçek dünyadan güllerin ve düşlerin dünyasına gizemli bir yolculuğa çıkıyor.

“Çağdaş bir fabl, derin ve bilgece St. Exupéry′nin başyapıtı Küçük Prens′in tadında.” DPA - ALMANYA

“Muhteşem bir öykü. Bu romanın yaptığı muhteşem. Denilebilir ki, bu romanın bizi birleştirmeye gücü var.” TVA Televizyonu - KANADA

“Türklerin Küçük Prens’i tüm dünyayı büyülüyor.” Helsinki Sanomat - FİNLANDİYA

“Gerçek mutluluğu aramak üzerine ilham verici harikulade bir öykü.” Magazin 2000plus – ALMANYA

“Büyük bir global başarı. Simyacı, Küçük Prens ve Martı′yı sevenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.” Air Beletrina - SLOVENYA

“Kayıp Gül Doğu ile Batı arasında bir köprü.” Vijesti - SIRBİSTAN ve KARADAĞ “Kayıp Gül hayatımda okuduğum en güzel öykülerden biri. Kitabı bitirdiğiniz zaman, kendinizi bir hediye almış gibi hissediyorsunuz. Ben öyle hissettim.” Christine Michaud, TVA Televizyonu - KANADA

"Çok başarılı, masalsı bir roman." Prof. Talât Sait Halman - Bilkent Üniversitesi. Edebiyat Fakültesi Dekanı.

"Serdar Özkan genç ve yetenekli bir romancı, onun adını önümüzdeki yıllarda sık sık duyacağınıza sizi temin edebilirim." İskender Pala – Kasım 2003 Değişik kültür ve felsefeleri günümüzün modern yaşantısıyla iç içe sunan Kayıp Gül, Doğu′yla Batı arasında bir köprü eser niteliğinde. Sanki bu yönüyle, hem tarihsel hem de coğrafi anlamda Doğu ile Batı arasında bir köprü olan kültürümüzün çağdaş edebiyata akseden bir yansıması.

Kayıp Gül′ün kahramanı Diana′nın peşine takılan okur, başta Türk kültürüne olmak üzere, Yunan mitolojisinden Yunus Emre′ye; William Blake′ten Sokrates′e; doğu mistisizminden Küçük Prens′e; Meryem Ana′dan Nasrettin Hoca′ya; modern yaşantıdan metafiziğe; gerçek dünyadan düşlerin dünyasına ve San Francisco′dan İstanbul′a uzanan bir yolculuğa çıkıyor. Eserlerinde doğu ve batı motiflerine eşit derecede yer veren Serdar Özkan bir röportaj sırasında kendisine yöneltilen, “Siz, batı hakkında yazan doğulu bir yazar mısınız, yoksa doğu hakkında yazan batılı bir yazar mısınız?” sorusuna “Ben bir insanım” diye cevap verecek kadar insanın evrenselliğini ve birleştiğimiz noktaları ön plana çıkaran bir yazar. Kayıp Gül, evrensel mesajları ve kültürleri buluşturan, Doğu’yla-Batı’yı birleştiren yönüyle, özellikle kültür çatışmalarının giderek arttığı dünyamızda ümit veren bir eser. Kanada televizyonunda, Kayıp Gül′ün hayatında okuduğu en güzel öykülerden biri olduğunu belirten kitap eleştirmeni Christine Michaud, Kayıp Gül′ün bu yönüne özellikle dikkat çekiyor. Kayıp Gül için “Bu kitabın bizi birleştirmeye gücü var,” diyen Michaud, kitaptaki öykünün her insana hitap ettiğini söylüyor.

Serdar Özkan romanlarında, farklılıklarımızdan çok ortak yönlerimize vurgu yapıyor. Yazar, değişik kültürlerden gelen insanların farklılıklarını kabul etmekle birlikte, yine de insan olarak benzerliklerimizin daha önemli olduğunu savunuyor.

Üniversite eğitimi için gittiği Amerika′da dört sene yaşayan Özkan, bu düşüncelerinin orada, tamamen farklı bir kültürde yaşarken şekillendiğini söylüyor. Zaten Kayıp Gül de ikiz kız kardeşini aramak üzere İstanbul′a gelen Amerikalı Diana′nın öyküsünü anlatıyor. Kayıp Gül aynı zamanda, başkalarının beğenisini ve takdirini kazanmak uğruna düşlerinden ve kendinden ödün veren genç bir kızın öyküsü. “Başkaları benim hakkımda ne düşünür?” kaygısıyla hayallerini ve “kendi olmayı” terk eden ve bu yüzden sonunda dibe vuran Diana′nın kendini geri kazanma savaşının öyküsü. Bu savaşında ona St.Exupéry′nin Küçük Prens′′i, Küçük Prens′in gülü ve İstanbul′un gülleri eşlik ediyor.

İyi Okumalar