Evet, tam olarak neden bahsettiğim ile ilgili birçoğunuzun kafasında bir şeyler şekillenmeye başladı bile. Ama başlıkta bahsedilen genel insanların tümü gibi gözükse de aslında benim hedef kitlem kadınlar :)
Kadınları kastediyorum çünkü kendini fazlasıyla kanıtlamak isteyenler bizleriz. Güçlü olacağız, kendi ayaklarımızın üzerinde duracağız diye debelenip duruyoruz. Hep bir kendimizi kanıtlama içgüdüsü içindeyiz. Bu tespitim çalışan, hem çocuk hem de kariyer yaparım diyen kadınlar için olduğu kadar, ev hanımı olup da; bak ben çalışmıyorum ama evin bütün yükü bende diyen kadınlar içinde geçerlidir.
Nedense bu yükü üzerimizden atamıyoruz. Yıllarıdır hafızalara kazınan ezilmiş, horlanmış bir birey olarak bile görülmeyen kadınların aksine tam tersi güçlü toplumda yer edinen popülaritesi olan kadın olmak bizlere daha cazip geliyor. Bulunduğumuz topluluklarda sürekli ezilen ve küçümsenen kadınlardan bahsedip, kendimizi nasıl da o kulvardan çekip aldığımızın altını çizmeye çalışıyoruz. Yanlış anlamayın bunları bu standartlara sahip kadınları eleştirmek için söylemiyorum. Bilakis kendim de çalışan ve aynen bahsettiğim koşullarda yaşamak için çabalayan bir kadın olarak eleştirmem mümkün değil. Ama sizler de benim gibi farkında mısınız bilmiyorum bizler ne kadar çok yoruluyoruz.
Bir tarafta aşağılanan, horlanan, şiddet gören kadınların yaşadığı psikolojik ve fizyolojik mutsuzluklar. Diğer tarafta güçlü olacağım kendi ayaklarımın üzerinde duracağım diye fazlasıyla çabalayan yorgun kadınlar. Böyle anlatıldığında tabi şartlar eşit değil. Hatta yorgun olmayı şiddet görmeye tercih ederim diyenler tabi ki çoğunlukta. Peki, ama ya iç dünyamız? Orada yaşadığımız, kimseye anlatamadığımız sorunlarımız? İç çatışmalarımız? Bunların sonu ne olacak? Bizleri hangi depresif yaşam tarzının içine sokacak?
Demek istediğim bu hayatta hangi şartlar altında yaşarsa yaşasın kadınlar, her zaman kendinden ödün vermeye devam ediyor. Hep ondan gidiyor. Her iki türlü de fazlasıyla fedakârlık yapmak zorunda kalıyor. Karşısındaki hayat arkadaşı ise bunun keyfini sürüyor.
Velhasıl diyeceğim o ki kadın olmak zor zanaat. Ama zoru en çok sevenlerimiz de yine bizleriz. Ve yine diyeceğim o ki; ne kadar zor olsa da, fazlasıyla yorulsak da bir kadının kendi kendine yetebilme yeteneğini fark etmesi ve bu yolda ilerlemesi kadar onun kendine güvenmesini sağlayacak başka bir yolda yok bence.
Sevgilerle...
Bu yazıya 9 yorum yapıldı.
Son cümleniz bir harika ve her şeyi açıklıyor zaten; "bir kadının kendi kendine yetebilme yeteneğini fark etmesi ve bu yolda ilerlemesi kadar onun kendine güvenmesini sağlayacak başka bir yolda yok bence."
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre