Dost Denilen Ömür

Sana, sevgili Dost’ um, canım Dost’ um diyeceğim fakat çok sönük kalacak yanında… Öyle bir şey bulmalıyım ki hem tarif edilemez sevgime bir yol bulup tarif etmeli hem de seni anlatabilmeli bir anlamıyla. Belki bütün yazılarımı adamalı ya da yazmayı bırakmalı tarifsiz sevgimi sana göstermek için. Duygulanmanı istemem. Gözlerindeki ışıltıyı görebiliyor, yüreğinin hışırtısını hissedebiliyor, işte bu satırlarımla sarılabiliyorum sana.

Meğer ne kadar farklıymış değil mi bu bağ, bu Dost’ luk, bu bir ömür. Mektuba seçebileceğim kelimeler kadar zarif, anlatmak istediklerim kadar ince, seni bir türlü anlatamadığım gibi zayıf bu bir ömür.

Benim ömrümde her şey var biliyor musun? Irmaklar var hayallerimi yüzdürdüğüm… Güneş var umutlarımı uyandırdığım. Bulutlar var birlikte ağladığım. Bir de sen gibi bir Dost’ um var bir günüm ayrı geçince çok üzüldüğüm.

Öyle kötü zamanlarım olur ki dayanacak gücüm kalmaz ya da öyle bir an gelir ki dayanacak kimse kalmaz. Ve inan ki bir tanem aramızda uçurum bile olsa bana dayanmak için, beni tutmaya çabaladığını bildiğim için, elinden gelenle yetinmeyeceğini, daha fazlasını yapmaya çalışacağını bildiğim için sonumun kötü olacağı belli de olsa atarım kendimi dayanırım sana.

Ölümüne seviyor ve ölesiye güveniyorum sana…

Sen bana bakmazsan dört duvar üstüme üstüme gelir, cesaretimi buz tutar, sevgim ağıtlar yakar, o kahroluşta senin için dağları bile delerim’ ki üzüntümden bedenim paramparça olur, dökülüverir yüreğine haberin olmaz. Sen bana bak ki benim de sana bakacak bir bedenim, gezdireceğim dağlarım olsun. Sen beni yalnız bırakma ki, benim de sana olan sevgim ölümle son bulsun.

Sen olmasaydın diye devam edemem mektubuma. Sen olmasaydın deyip de etrafımıza hüzün bulutları sarmayı istemem. Ağlarsın çünkü. Sen ağlarsan kâğıdım yanar, dökülür kelimelerim. İşte o zaman kalemim kadar çaresiz kalır, dayanamam. Evet! Biliyorum sen olmasaydın diye başlayıp arkasından sonuçları söylesem aramızdaki bağın kuvvetini daha iyi anlayacağız. Ama şimdi bozuk bir plak gibi aynı şeyleri sayıklayıp ağlamanın, ben de seni çok seviyorum diye sarılmanın bir anlamı yok. Beni bilirsin sen; sana sen olmasaydın desem; olmama ihtimalini göze alır, asıl o hüzün bulutları benim üstüme çöker, yıldırımlarını salar yüreğim en derinliklerine. İçimde fırtınanın hası koparken, yüzümdeki endişe bütün bedenimi sarar. Sana sen olmasaydın diye başlayan bir cümle kuramam. Cümle daha nefesimde bitmeden kursağımda dolanıverir, üzüntümün en çaresiz hâlleri. Diyemem işte. Desem; omuzlarımdaki yük artar, yüreğim burkulur, yüzüme vurur endişem bu sefer sen üzülürsün. Senin üzüleceğini bildiğim için yapamam. İste yeter ki; sen üzülmeyesin diye hiç ağlamam.

“Hiçbir Dost, Dost’ luğunu ispat edene kadar gerçek Dost değildir” demiş büyük bir adam.

Sana kendimi ispat edebildiğim kadar ve senin bana inandığın kadar yanındayım Dost’um…

Adem KOÇAKER

Kalemin Secdesi

-10.10.2011-