Kırgın değilim.. Dargın da değilim.. Küsmedim de kimseye.
Sadece kızgınım biraz beni bu kadar çok şaşırtanlara.
Sözde adalet duygusundan ve eşitlik ilkesinden ödün vermeyeceklerini ifade eden insanların, iş kendi yandaşları olduğunda nasıl kıvırdıklarına şaşkınım.
Dün neyi savunuyordun, bu gün nasıl davranıyorsun gerçeğini birinin çıkıp da bunların yüzüne haykırmadıkları için kızgınım.
Küçük bir grup, akraba ilişkileri veya arkadaşlık ortamları... Hangi topluluk olursa olsun büyük küçük... Nasıl da işlerine geleni kayırıyorlar, bunları gördükçe insan oluşumdan tiksiniyorum.
Nesiniz ya siz? İnsan olduğunuzu iddia ediyorsunuz. Ama sahiden nesiniz siz? Neden söylediğinizle yaptığınız hep bir tezat halinde? Neden bir insanın hakkını teslim etmekte bu kadar adaletsizsiniz?
Hani nerede o zaman bol keseden atıp tutmalarınız? İnançlı olduğunuzu hep söylüyorsunuz ya nerede peki uygulamalarınız? İnandım demekle inanmış olunmuyor efendiler, bunu anlamayacak kadar da cahil misiniz?
Bunlar hep eleştiri halindeler. Ne büyük laflar, ne büyük sözler... Bazı kelimeleri hayatında duymamışsındır. Ama öyle bir servis yaparlar ki tümce içinde, bu nasıl bir bilgelik dersiniz. O ana kadar öğrendiklerin gelir gözünün önüne de bir bit kadar olduklarını varsayarsın. Karşında seni etkilemek için anlatıp duranları görünce küçülür de küçülürsün. Sözde doğrunun peşindeler, sözde yanlışın karşısındalar. Haksızlığa tahammülleri yok da hep haklının yanındalar.
Sanırsın ne büyük insanlar. Öyle bir izlenim bırakırlar ki üstünüzde o an kendinizden utanır yerin dibine girerseniz, arada sırada da olsa düşündüğünüz fesatlıklar için. "Hemen kendime çeki düzen vermeliyim, bu gidişim gidiş değil benim" telkinlerinde bulunup tövbe edersiniz.
Ama işte böylelerin işlerine geldiğinde nasıl kıvırdıklarına şahit olursan bir gün en büyük şaşkınlığı o zaman yaşarsın. Ben dersin, ben ne kadar iyi bir insanmışım. Bildiğim kadar doğru, bilemediklerim kadar tövbekarmışım. Bilip de tam tersi olanlardan olmadığım için ne kadar şanslıymışım.
Sözüm ona veya buna değil benim. Kim üstüne alınırsa ona hitabım olsun. Kimin yarası varsa gocunsun dursun. Aklı selim olan anlamlar çıkarır da, aklı selime ermeyen ne çıkarır bu sözlerden kuşkuluyum bir o kadar. Süslü püslü laflarla sempati toplayanların, argo kelime duyacak kadar olgunluğa eremediğinin farkındayım. Öyle ya; söyleyene değil de söyletene bakmanın erdemine ermek lazım...
Bu yazıya 5 yorum yapıldı.
Bazen yanlış anlaşılsa bile söyleyen olmak, söyleten olmaktan iyidir.
Elinize sağlık
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre