Bir Sevda Bekliyorum

 

Yağmurlu şehirden sana sesleniyorum, uzaklarda olmak bahane değil; görebiliyorum… Bulutlar söyler türkümüzü her akşam. Saçlarım senin gözyaşlarınla ıslanır, ellerinle kurulanır; kalbim bir gök gürültüsü kadar kükrer sensizliğe… Sen ise uzakta sanma kendini, gündüz güneşle görüyorum; gece ay ve yıldızlarla izliyorum seni.

Varlığının hayali tamam da, ya gerçek; ya gerçekten öyle mi bu dünya?…

Bu sokaklarda ellerim üşüyerek dolaşıyorum.

Bu tenha şehir,

Bu ıssız deniz…

Kaptanını kaybetmiş vapur

limanda çırpınıyor…

Gördün mü, Fener’de tavla oynayan ihtiyarı?

Karşısında gölgesi

sevğilim diye konuşuyor.

Yıllar sonra bu şehre kış gelmiş,

Bu çay çoook soğuk, ellerim üşüyor…

Kalemimin mürekkebi donmuş…

Her şey şiir olmuyor mesela,

Çoğu zaman kalem yazmıyor.

İnsanın içi acıyor,

Üzülüyor, başkaları olunca hele; başka canlar dokununca yüreğe, mesela sen gibi…

Bütün planlar değişiyor, kimine zulüm gibi gelirken dakikalar kimine yetmiyor bile…

Bir gazeteci soruyor, nerede kaldı yaz günlerin diye… Ve rüzgârdan korkuyor, ben konuşurken susss! diyor.

- Şimdi şiiri rüzgâr görür. Korkuyor…

Korkuyorum; kükrerken yüreğim kaybolursun derinliklerinde diye… Öyle basit değil bu yürek meselesi, nice duyguları koruyor. Nice sırlar saklıyor. Kimsenin bilmediği sonsuz derinliklerinde… Seni bile...

Güneş alevlenerek batarken, hep ayrılıklar gelir aklıma, senin olmayışın ve sana ulaşamayışım. Sanki gün yanmış da köz olmuş gibi içim bir tuhaf olur. Aslında sensizlikte benimde yüreğim yanar, güneşin sönüşü gibi. Sen bilmezsin bunları, ben anlatmam. Sırlarla dolar hayatım. Sahiller meskenim olmuşken ellerim cebimde, koltuğumda sana yazdığım mektuplar var.

Aklımdan hiç mi hiç çıkmayan bir şey... Kıvılcımın alevleneceği gibi güneşin bir gün sonra doğacağıdır. Bir gün sonra o kadar alevlenecek ki, bakamayacağım bile. Hani diyorum sen yoksun ya şimdi. Bir gün güneş gibi doğabilecek misin, sabahıma? Beklediğim, heybetinle gelip yakabilecek misin, sana gerçek dediğim dünyamı? Yıllar sonra geldiğinde gönlümdeki kışı ısıtıverecek misin? İşte o zaman söylerim yaz türkülerini, şiirimden kovarım hüznü, derdi, kederi… Sen geliver hele bir, kalma hayallerde…

Senin gelmeni bekledim aslında, hüzne terk edeli beni. Bu şehir bizim. Yaşananlar yalan mesela. Dün gibi mutlu uyanmaksa yarına, bir gün daha yaşarım senin uğruna.

“Bu şehir kötüdür! Bu şehir yar olmaz kimseye!” Ne önemi var, ne önemi var nerede yaşadığımızın, kiminle yaşadığıma bakarım ben. Bana “günaydın” deyişine bakarım. Yaşanan güne değil yaşanacak hayata bakarım. “Bana ne” diyemem de ben. Senle mutlu olacağım. Seninle huzurlu olacak hayatım.

Görürseniz söyleyin ona, bekliyorum. Yağmurlarında ıslanmaktan usanmadım. Yorulmadım şiirlerimle sahilimde beklemekten. Biliyorum bir gün gelecek. Söyleyin ne olur, ben bu şehirden gitmeden gelsin. Sadece birkaç gün yaşasak da olur, bekliyorum. Sevdalarda unutmadım. Var biliyorum, biliyorum ki o da beni biliyor. Söyleyin gelsin.

Seslendim uzaklardan, hayalden gerçeğe şehirler kurdum. Bekledim, bekledim, bekleyeceğim... Çok şey istemiyorum. "Gündüzümde olmasa da olur artık, rüyalarımda olsa da yeter"...

 

HASAN AKBAL