Yazının en güzel yeri sonudur derler ve ben sonunu yazamadan ruhumu derin uykuya bırakmışım. Bana sorarsan yazının en güzel yeri de sonu değildir zaten, gelişmelerdir. Doğal, akıcı, samimi... Ne yaşarsan gelişmede yaşarsın. Yazının başında ayakkabılarını bağlarsın, gelişmede koşmaya başlarsın bir yolun ortasında. Yanından evler geçer, insanlar geçer, şehirler geçer... En eğlenceli kısmı burasıdır işte. Sadece etrafına bakıp gülümsemen, selam vermen yeter. Sıra yaşanmışlıklardan geçmeye gelince başlar son kısmı. Güzel bakmayı bilirsen hepsi güzel aslında, ama sonlar bana zor gelir. Vazgeçmek gibi, bilinmezlik gibi.Gerçekte her son yeni bir başlangıcı getirir...
Bu benim ilk yazım, benim başlangıcım. Ve ilk yazımın sadece bir son olmasını istedim. Bir yazının hiç duyulmamış son kısmı. Sonlar bana zor gelir dedim ya, ben zor olanla başlamak istedim. Yeniden canlı, yeniden güçlü, yeniden kendimde hissedebilmek için, kendi sonumu yazmak istedim. Size ne kadarını hissettirebildim, ne kadarına ihtiyacınız vardı bilmiyorum. ama hiç karşılaşmadığım ve belki de hiç karşılaşamayacağım sizler, bu gece benim en samimi dostlarım oldunuz.
Ben sadece bu kadarını yazdım ama sanki ben ne söylemek istediysem duydunuz. Herkes yazmaya farklı anlamlar yükler. Kimi için paylaşmak kimi için rahatlamak. Benim içinse hissetmek. Sanki yaşadıklarımın eksik kalmış idrak edilememiş kısmıları tamam oluyormuş gibi. Sanki yaşadığım her an yeni bir anlam kazanmış, ya da idrak edemeyen gözlerimden bir perde kalkmış gibi. Yaşadığını yazmak mı, yoksa yazarken yaşamak mı?...
İkisi de birbirinin içine karışmış sanki benim içimde. Yazmak benim kanatlarım, yazmak benim aydınlığım, yazmak benim geçmişim ve geleceğim... Yazmak benim başlangıcım.
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre