Akıl Tutulması

Gündelik olarak etrafımıza bakıyoruz; bir takım şeyler görüyoruz, bir takım sesler duyuyoruz. Çevremizdeki insanlardan bir şeyler duyuyoruz. Mesela bir trafik kazasına şahit oluyoruz. Bizzat görmesek televizyonlardan internet ortamından izliyoruz. Ambulans sesleri duyuyoruz ya da arkadaşlarımızdan, komşularımızdan kaza haberleri duyuyoruz. Artık öyle alıştık ki bunlara, öyle kanıksadık ki bu sesleri, haberleri artık kazada suçlu olana kızamıyoruz, hayatını kaybeden veya kalıcı sakat hale gelen insanlara acıyamıyoruz. Bunları hissetmek bile aklımıza gelmiyor.

İlk olarak yapılması gereken bu sosyolojik vakayı ortaya çıkaran olguyu tespit etmektir. Bu olgu tespit edildikten sonra, olgunun ortadan kaldırılmasına uğraşılır, ortadan kaldırıldıktan sonra da tedaviye başlanır.

Bu sosyal ve toplumsal hissizliğin kaynağında yatan sebep toplumsal yorgunluk. Toplum olarak zihnimiz oldukça yorgun. Bu yorgunluk öyle bir raddede ki artık sağlıklı da düşünemiyoruz. Bunun sebebini sosyal akımlarda bulanlar da var, batılılaşma, modernleşmede de bulanlar var. Ancak bunun sebebini asıl olarak çağımızda ve çağın gerekli kıldığı hızda bulacağımızı düşünüyorum ben. Bunu şu güzel olayla anlatmak tam yerinde olur sanıyorum: İki kızılderili Amerika’da hızlı trene binmişler. Gidecekleri yerde inmişler ve kızılderililerden bir tanesi istasyonda oturup beklemeye başlamış. Arkadaşı sormuş “Neyi bekliyorsun?” Arkadaşı cevap vermiş “Ruhumu bekliyorum!”.

Sosyal medyanın hayatımıza kattığı hız, ulaşım araçlarının hızı elbette yaşantımızı da etkileyecektir. Hızlı yaşamda hissiyat kendisine yer bulamaz. Bu nedenle artık hissetmekten de vazgeçtik ve bunun da farkında değiliz.

Her zaman her yerde hissiyatın aklı engellediği, akıllı insanların duygularını işine karıştırmadığı, duygularını bir kenara bırakarak hareket ettiği söylenir. Ancak akıl o kadar sade ve kurudur ki onu besleyen, çeşitli düşünmesini sağlayan yani ufuk dediğimiz olgu, aklı geliştiren şey en başta duygudur. Duygular ise ağırdan alır insanı.. Hissetmek bu hissiyatı yaşamak zaman alır. İşte çağımızdaki hız bizi bundan alıkoymakta ve duygu ile beslenmeyen akıl da gerektiği gibi düşünememekte. İşte akıl tutulması dediğimiz olgu tam olarak da bu…

Vesselam.