Düşünüyorum da hep nispet ettiğimiz geçmişte gerçekten insanlar çok mu mutluydu acaba... Farkında mısınız bilmem; bayramından tutun da seyranına kadar, nefretimizden sevgimize kadar her anı, her duyguyu geçmişle kıyaslayıp "eskiden..."le başlayan cümleler kuruyoruz.
Merak ediyorum kaçımız üniversite sonrası liseyi özlemedi... Kaçımız mezuniyet sonrası üniversiteyi özlemedi... Yahut iş hayatına atılınca "aah o eski günler" demedi...
Özlemiyor muyuz çocukluğumuzdaki bayramları mesela?
Öyle görünüyor ki geçmişin güzelliğinden ziyade, insanoğlunun nankörlüğü söz konusu. "Dün nasıldı", "yarın nasıl olacak" endişeleri ile hayatımızı geçirmeye çalışıyoruz. Ama unuttuğumuz bir şey var; kıyas yapmaktan, bugünümüzü yaşayamıyoruz...
"Musibetlere Allah hesabına bakılırsa, elemi, bir zaman sonra gider, yerine lezzeti kalır." sözü ne kadar da doğru aslında... Misal; üniversite döneminizde aklınıza gelen birkaç kötü olayı düşünün. O dönem ne kadar da sıkıntı çekmişsinizdir. Fakat üstünden yıllar geçtikten sonra şakalar yaparak arkadaşlarınızla nasıl konuştuğunuzu bi' hatırlayın...
O kadar uzağa gitmeye de gerek yok. Hayatınızın hangi dönemini ele alırsanız alın, geçmişte yaşanmış kötülükler genellikle unutulur. Unutulmayanlar da böyle tatlı birer anı olarak anlatılır. Sanki o menfi olaylar yaşanırken ömürden ömür gitmemiş, saçları beyazlatacak raddede dert-keder yaşanmamış gibi...
Velhasıl; elde var bir hayat. O yüzden günümüzün kıymetini bilelim. Zira ömür bugünün kıymetini bildiğimiz ölçüde güzel, onu gerektiği şekilde değerlendirdiğimiz kadar özeldir. Hayatın kıymetini bilip her nefesi o bilinçle alıp veren, bugününü de en az dünü ve yarını kadar önemseyenlerden olmak ümidiyle.
Esselam.
Bu yazıya 20 yorum yapıldı.
kaleminize sağlık !
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre