İslamofobi hemen hemen kelime anlamı olarak 'islam karşıtı' demek, ama bana göre; İslam'a, Müslümanlara, inanca, düşünceye duyulan kin, nefret ve öfkenin doğuşudur. Din ırkçılığının ta kendisidir. İslama duyulan ön yargıdır, kırılmayan tabularıdır.
Öyle ki bize hakaret edildi, Peygamberimize hakaret edildi, kutsal kitabımızı yere attılar, yaktılar, reddettiler, başörtülü kardeşlerimizi protesto ettiler, ibadethanelerimize domuz burnu bıraktılar, yaktılar... Tıpkı bir koalisyon hükümeti gibi Avrupa ve Amerika birlikte hareket ederek İslam’a zarar vermeye çalıştılar. Peki ne oldu?
İşte böyle kendileri korktular çünkü tüm cihana gelen, her soruya cevap veren, hak din olan İslam güçlendi. İslamofobi, tarihi köken olarak bazı kaynaklarda Endülüs Emevi Devleti hatta Haçlı Seferlerine kadar gidiyor ama medyada ilk kez 1991 yılında kullanıldı. 2001 yılında Amerika ikiz kuleler saldırısında da dinimiz, Avrupa ve Amerikalı siyasetçi, ekonomist, düşünür, halk vs. birçok İslam karşıtı insanların dilinden düşmedi. Adeta bir psikolojik savaş açtılar.
İslam’a ve Müslümanlara öyle ki; Danimarka’nın Jyllands Posten adlı gazetesinde 20 Eylül 2005 tarihinde yayınlanan ve İslamiyet’in son peygamberi Hz. Muhammed’in aşağılanır biçimde resmedildi. Bir diğer olay; Hz. Muhammed olmak üzere bütün Müslümanları hedef alan Sam Bacile isimli bir Amerikalı’nın yapımcılığını üstlendiği “Müslümanların Masumiyeti” adlı film...
Bu iki olayın sorumluları şuursuzca İslam’a ve İslam inancı olan kişilere kinlerini, nefretlerini ve öfkelerini kusmuşlardı. Lakin unuttukları bir şey vardı evet Müslümanlar sabırlı hoşgörülüdürler ve hatta bazen bazı şeyleri sineye de çekerler ama konu canlarından çok sevdikleri Peygamberleri olunca ve de kitapları olunca, onlar da karşılık verdiler. Ama onların inançlarını yargılamayıp, zarar vermeden büyük çapta protesto ederek böyle bir terbiyesizliği kabul etmediklerini dünyaya duyurdular.
Bu vakalar yetmezmiş gibi düşünceye önem veren, özgürlüğü ile bilinen çok medeni oldukları söylenen Fransa; Fransa’nın Ulusal Cephe Partisi lideri Le Pen, kamusal alanda başörtüsünün yasaklanması gerektiğini ve bu yasağın, mağazalar, sokaklar ile ulaşım araçlarını bile kapsaması gerektiğini savundu. Hatta bazı zaman o kadar çirkinleştiler ki komik yasalar çıkarmaya çalıştılar, İslamı rencide edelim derken , o kalın kafaları gülünç duruma düştü, ne mi?
Almanya’nın Köln eyaleti sünneti yasaklayan yasa çıkardı; daha sonra Ekim 2012'de iptal edildi. Her geçen gün kendilerini İslam karşıtlığıyla şartlandırdılar anlamadan dinlemeden çünkü. Bu onların liderlerinin işine de geliyordu, Avrupa ve Amerika’da İslam karşıtı politikalar üreten ve destekleyen siyasetçiler çoğu zaman politik hayatlarında; ülkedeki büyük şirketler ve para babaları tarafından desteklendi. Yani bu da onların seçim, siyasi finansmanları demekti.
Demek istediğim bu ırkçılığı , önyargılığı yapan adeta ekonomi açıdan kazanıyordu, İslamofobinin ekonomi ilişkisi de vardı. Bakınız bu şuursuzca hareket sadece inanca karşı bir eylem değildir, bu İslam’a inanan insanların diline, kültürlerine, giyimlerine de karşı çıkan bir hareketti. Tıpki Arapça konuşanın terörist olabilir önyargısı gibi, başörtülünün bu korkunç fikirlere sahiptir görüşleri gibi, domuz eti yememenin bu kesin İslam’a inanıyor denildiği gibi...
Orta Afrika ülkesinde Müslümanlar katlediliyor ama özgürlükçü Avrupa ses çıkarmıyor. Avrupa’da camiler yakılıyor ama ABD Dış İşleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf "bu eylemlerde kaygı duyuyoruz, endişeleniyoruz" demiyor. Bazen suskunluk destekliyorum anlamına gelmiyor mu? Neyse… TBMM raporlarına göz attım ve okuduklarım beni hayrete düşürdü. TBMM İnsan Hakları Komisyonu raporuna göre Avrupa’da İslam karşıtlığı artıyor. Rapora göre 2014’te 60 İslam karşıtı saldırı ve eylem gerçekleşti. Komisyon Başkanı Üstün, “Avrupa’da ırkçılık İslamofobi’ye dönüştü” dedi. Sadece bir yılda 60 olay.
Bir gazetedeki yazıda dikkatimi çekti, sizinle paylaşmak istedim; Alman hükümetinin soru önergesi cevabında 2001-2011 yılları Müslümanların ibadet yerlerine yönelik toplam 219 saldırının yapıldığı, bir başka soru önergesi cevabında 2012 yılının Ocak ayından 2014 yılı Mart ayına kadar camilere toplam 78 saldırı meydana geldiği bilgisinin yer aldığı ifade edildi. 219 saldırının sadece 37’sinde, Ocak 2012-Mart 2014 arasındaki 78 saldırının sadece 16’sında en az bir şüpheli veya faile ulaşıldığına dikkat çekilen raporda, “Camilere yapılan saldırıların büyük kısmının cezasız kalması, saldırı niyetinde olan kişileri cesaretlendirmekte ve Müslüman toplumda korku, endişe ve güvensizliğe yol açmaktadır” ifadesi yer aldı. Bunun bir İslamiyet ülkesinde olduğunu düşünsenize, batı nasıl ayaklanır...
İslamofobinin korkunçluğ, ne olduğunu, amaçlarını umuyorum ki az çok anlatabilmişimdir, ama şu soruyu da kendime sormaktan kaçınmıyorum, peki biz ne yapıyoruz? Hakikaten biz ne yapıyoruz, farkında olduğumuz halde nasıl tepki veriyoruz? Biz İslam’a inanan halklar olarak yapabildiklerimizi yapıyoruz sosyal medyada, sokaklarda, eylemlerle islamofobiyi kabul etmediğimizi haykırıyoruz, peki yeterli mi?
Sanırım hayır çünkü; biz bunu yaparken çok akıllı olan yöneticilerimiz, liderlerimiz islamofobiyi destekleyen ülkelerle el ele... Bir nevi, islamofobi ekonomi kaynağını zaten bizim liderlerden karşılıyor desem abartmış olmam heralde. Arap liderlerinin, batılı liderlere olan hayranlıkları aşikardır. Hatta zaman zaman bizim liderlerin de... Ben de Kabe’nin eski imamlarından, dile getirdiği bir duadan dolayı tutuklanan Ahmet-el Acemi Hocam'ın sözü ile haykırıyorum; "Rabbim bizi anlamayan, İslamofobi ile işbirlikçi liderlerimizi sana şikayet ediyorum, Rabbim görensin, işitensin, kitabına, elçine hakaret ediliyor, Rabbim onları sana havale ediyoruz, Rabbim hak din olan İslam’ı en güzel şekilde yaşatmayı nasip eyle bize." Amin…
Bu yazıyı yazmadan once arkadaşlarla sohbet ediyordum ve bir arkadaşım şunu yazmamı istedi. Ferhat şunu söyler misin; "Biz bütün inançlara saygı duyuyoruz, onları engellemiyor, şiddet göstermiyoruz, ama bizim de bir sabrımız var. Bir daha peygamberimize ve kitabımıza hakaret edilirse karşılık bulurlar." dedi. "Aman etme eyleme biz onlar gibi olmamalıyız" dedim, o "da Ferhat ‘etkiye-tepki’" diyerek gülümsedi. "Ben inançlara saygı duyan, her düşünceye tahammül eden ve dinleyen bir Müslümanım. Benim dinim hoşgörü ve sevgi dinidir, ben terörist değilim" diyor ve en büyük islamofobi karşıtıyım, kalemimle, düşüncelerimle...
VESSELAM.
Bu yazıya 41 yorum yapıldı.
Ne olursa olsun onları dost edinmeyeceğiz . Onlara karşı sert tavırlar alıp karşılarında duracağız .
Allah razı olsun senden :)
.islami konulari daha fazla irdeleyip sunman dilegi ile
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre