Aşk nedir sorusuna cevap aramakla geçecek bu yazı..

Bu yazıyı okuyan arkadaş inanıyorsan aşka gel.. sen de katıl bize..

Bu yolda peygamberler, veliler, dervişler, alimler de bizimle..

Sadece seni yakmadı aşk.. bak nice büyük insanlar yanmış bu dertle..

Leyla ile Mecnun’dan ibaret değil bu serüven elbette..

Ama cehaletimizle zulm ettik biz kendimize..

Ayetle de sabit değil mi zaten cahil ve zalim olduğumuz..

Hem kendimize zulm ettik hem aşka hem aşıklara..

Zalimce, acımadan parçalara ayırdık hem aşkı hem kalbi..

Aşktan başka hangi duyguya böyle zarar verdik ki biz..

Sevgiyi mi sakladık, merhametimizi mi böldük, acımızı mı parçaladık?

Hangisine sen şuna aitsin sen de buna diye bilmişlik yaptık?

Duygunun yuvası tek bir yer iken nasıl sınıflandırdık, nasıl kıydık aşka..

Bizler anlamak isteriz de cevap gelmez mi çağın müceddidinden..

Sıkışır da yüreğimiz ferahlatmaz mı üstadımız..

Aşk nedir deriz..?

Demez mi ki bize “Aşk, sevginin şiddetli halidir.” Diye..

Aşk kime aittir deriz..?

Aşk başta Leyla'ya ait gibi görünse de amaç varmaktır Mevla’ya diye..

Peki neden acı çekiyoruz deriz..?

Merhametiyle cevap verip der bize..:

“Kalp sahibinden başkasını misafir etmek istemez.. sen onu sahibine vermediğin için acı çekersin” diye..

Ve der bize..

Nefsindeki ene’yi yırt, Hüve’yi göster..

Vesselam…