Kalabalık içinde, yalnızlığa mahkum ettiğim ruhuma ve mimikleri tarafından terk edilmiş suratıma zerk ettiğim hiçlik dolu yıllar..
Tezi evvelden yazılmış olan varoluş kavgasının bir parçası olmaktan feragat eden aklım ve aklımdan feragat eden, aklıma tecavüz eden, geride kalmamış olan hiçlik dolu yıllar..
İşte;
Gelecek kaygısını bir kenara atmış olan ve geçmişine bir mahzende kapalı kalırcasına ve saplantı üzerine yapılmış olan bütün araştırmaları; vakit, kafa ve kâğıt dolduran birer safsata haline dönüştürürcesine dipsiz kuyuların karanlığına saplantılı halde gömülmüş olan ben. Her saniyesi bir hafta hükmünde geçen, ağır zaman içinde ağır ağır parçalanan benden geriye ne kaldı yaşadığım yüzyılda ya da yaşadığımı zannettiğim bozuk bir saatin kadranında?..
Yürüyen ve konuşan yüzlerce ölü ruhun çevreme yaydığı mide bulandırıcı, simsiyah is ve akabinde her bir iç organımı enkaz yerine dönüştüren sis bulutunu kuşanmış olan bedenimden sıyırıyorum şimdi zamanı ve sıyrılıyorum zamandan; dalından sıyrılan bir yaprak gibi.
Bozuk bir saatin kadranında..
Bu yazıya 1 yorum yapıldı.
Burada editörlük yapan insanların durumunu çoğu kişinin anlayacağını sanmıyorum. Mesailerinden artırıp hiçbir menfaat gözetmeksizin her gün onlarca insanın yazdığı yazıları inceleyip, kimi zaman sıradan bir vatandaşın dönüp de bakmaya dahi tenezzül etmeyeceği yazı ve şiirleri didik didik edip, noktalama ve imla yönünden düzenlemeler yaptıktan sonra yazıya uygun resim, müzik, varsa video ekleyip yayınlıyorlar.
O yüzden bu konuda hassas davranıp editör arkadaşlarım adına yorumunuza cevap verdiğim için umarım beni yanlış anlamazsınız. Biz de insanız. Yorumdan kaynaklanan nedenlerden ötürü eklenen üç virgülle bozduğumuz anlatım ve sebep olduğumuz gereksiz vurgu kalabalığı için özür diler, yazı ve şiirlerinizde başarıları dilerim.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre