Son tren


Pazar yeri kalabalığındaki bir cadde

Kapısının önünde boy vermiş bir dut ağacı

Yılların yorgunluğu penceresinden okunan bir ev

İki oda bir yalnızlıkta yaşanan hayat

Geride kalanlardı bunlar…

Dar bir vakitte heybeme doldurduğumsa

Tükenmiş bir umut ve birkaç hayal kırıklığıydı ancak.

Yorgun düşmüş bedenim yanına kâr kalanlarla

Bir yol ayrımında şimdi

Ya kuş olup uçacağım mavi rüyalara

Veyahut taş olup yuvarlanacağım derin yâra

Belirsizlik de pek kötü bir şey hani

Yok yok en iyisi göçüp gitmek kaçırmadan şu son treni

Arkamda bırakacağım en fazla

Birkaç kalem kitapla bolca da boş kağıt olur besbelli.