Bazen çok yalnız olduğumuzu düşünüyoruz. Oysa hayatta yalnız değiliz. Bizimle beraber aynı havayı soluyan birçok insanla beraber yaşıyoruz. Onların olması bizim yalnız olduğumuzu düşünmemizi değiştirmiyor belki ama biz yalnız değiliz.
Hayat denen yolculukta zaman zaman sıkıntılı, kederli anlarımız olduğu gibi mutlu anlarımız da oluyor. Bazı olaylar bizim canımızı sıkıyor ve üzüyor. Bazı anlarda da mutlu oluyoruz, mutlu oldukça da kendimizi motive ediyoruz. Bütün bu yaşadıklarımız hayatımızın büyük bir bölümünü oluşturuyor.
Bizler hayatımızda sorunlar oldukça ve bu sorunlarla başa çıkamadığımızda kendimizi çok yalnız hissediyoruz. Her şeyin bizim başımıza geldiğini düşünüyor, isyan bayrağını çekiyoruz. Oysa mutlu anlarımızda tam tersi hissediyoruz. Gerçekte yalnız olsak bile, yalnızlık hissi aklımıza bile gelmiyor. O anki mutluluk hormonlarımız çok güçlü olduğundan hayatta her şey ile başa çıkabileceğiz hissini uyandırıyor bizde.
Hâlbuki hayatta iyiyi de kötüyü de yaşıyor olsak da bunların sadece bize münhasır bir yaşam olmadığını anlamalıyız. Bunun bilincinde olduğumuzda yaşamak daha kolay olacaktır. Hemen hemen herkesle benzer şeyler yaşıyoruz. Herkesin hayatında yaşadığı bir sıkıntısı mutlaka var. Bununla beraber mutluluğu ve mutlu olduğu anları da var. Tanıdığı farklı insanlar ve girmiş olduğu yeni farklı ortamlar. Bunların sonucunda da yaşanan hayal kırıklıkları belki de canımızı en çok yakanlar.
İşte yalnız değiliz derken tam da bundan bahsetmek istiyorum aslında. Yaşadığımız hiçbir olay tek bizim başımız gelmiyor. Diğerinin başına gelen bizim de başımıza gelebiliyor, ya da daha farklısı geliyor. Birbirinin aynısı ya da farklısı, ne fark eder acısıyla tatlısıyla yaşadığımız bir hayat bizimkisi.
İlahi adalet bu olsa gerek ki kimseye ayrıcalık tanımıyor. Herkes az da olsa, çok da olsa bu hayatın yükünü omuzluyor. Evet, bazıları için bu sınav daha ağır oluyor. Sınandıkları şeyler belki senin benim başıma gelenden daha ağır oluyor daha acı verici oluyor. Ya da mutlu oldukları? En uçta mutluluğu yaşayanlar da var bu hayatta, acıyı yaşayanlar da... İşte bizimde tam da bu nokta da şükretmemiz gerekiyor. Ama neye göre şükredeceğiz? Tabii ki her zaman bizden daha kötü durumda olduğunu gördüğümüz insanları düşünerek şükredeceğiz.
Şu da bir gerçek ki; ilahi adaletin, bu hayatta hiç kimseye ayrıcalık tanımayacağı tek bir gerçeği var ki bu konuda kimseye tolerans tanımıyor. Evet, ölüm bu hayatta herkeste tam anlamıyla en eşit yaşanan yaşam olayı belki de. Ölümün şekli itibariyle olmasa da sonucu açısından hiçbir canlıyı es geçmeyecektir şüphesiz. Tabii bunun sonucunda yaşam bitmiyor aslında. Hiç bitmeyecek yaşamımız başlarken, sınandığımız bu dünyanın sınav sonuçları da karşımıza çıkıyor. O yüzdendir ki, dünyada yaşattıklarımıza veya bize neyi yaşatanlara ayrıca daha hassas görevler düşüyor.
Özetlemek gerekirse bu hayatta ne yaşarsak yaşayalım bu tek bizim için menfi ya da müspet bir hayat değil. Acılarımız da, mutluluklarımız da bu evreni paylaştığımız diğer inşaların yaşadıklarıyla hep bir benzerlik içindeler. Zaman zaman ‘ neden hep ben diye’ kendi kendimize sorarız. Daha çok sorun olarak gördüğümüz olumsuz olaylar üst üste geldiği zaman çokça tekrarlarız bu cümleyi.
Unutulmamalı ki başımıza gelen sıkıntılar tesadüfen gelmeyebilir. Mutlaka bizim göremediğimiz bir nedeni vardır. Nasıl ki güzel şeylerde mutlu olup daha güçlü ve şanslı olduğumuzu hissediyorsak kendimizi, olumsuz olaylarda da sabretmek sanırım en doğrusu.
Ve belki de en önemlisi bu hayatta olgunlaşmamız yaşanan sıkıntılı ve mutlu anların birbirini tamamlamasıyla oluyor. Bizler yaşadığımız olaylarla hayat tecrübemizi oluştururken, halen tecrübelerinden faydalandığımız büyüklerimize de bazı olaylar karşısında danışmamız belki de yaşayacağımız olası daha kötü durumlar için, gardımızı almamızı sağlıyor.
O yüzden sabırla, güçlenerek ve şükrederek sorunların üstesinden gelmeliyiz. Unutmayalım ki; bu hayatta hiçbir konuda yalnız değiliz.
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre