–Beyler bayanlar, dünyanın en iyi komedyasını izlemeye hazır mısınız?
– Evet hazırızzzz...
Koskoca salonda hazır olan 100 kişi vardı, arka sıralardan hazır olmayanlar "Yok, biz henüz hazır değiliz." demelerine rağmen gösteri başlıyordu. İşte siyaset ve ahlak ilişkisinde yönetilenlerin durumu tam da bu. İzleyeceğiniz filmi siz seçeceksiniz ama film listesini siz değil. Ne kadar da ahlaklı bi seçimdir bu. Yönetilenler kendilerini yönetecek yöneticiyi seçer ancak kendisinin yaşamına yön verecek yasada söz sahibi değildir. Ahlaki olarak aslında bi sıkıntı yok çünkü temeli sağlam. İki büyük taş var altında; siyaset ve demokrasi. Demokrasi aslında insanın temel hak ve hürriyetini korumakla mükellef gibi görünse de içine girdiğimizde başka bir dünyanın farklı bir kralının kapısından girdiğinizi anlarsınız. Demokrasiye göre istediğin kişiyi seçme özgürlüğüne sahipsin. Çok güzel her şey buraya kadar ancak seçilen insan yine demokratik olarak kendisi insiyatif sahibi olur, seçenler hakkında gerekli yargı talimat ve yaşamının her alanında söz sahibi olur. Bunlar da demokrasinin getirisi ancak yönetenler için. Ahlaki olarak düşünelim bi de… Neden seçtiğim insanı tekrar indirme hakkına sahip değilim? Ya da ona yön verme hakkım neden yok benim? Ahlaki konuların her zaman bir vicdan boyutu vardır ancak vicdan muhasebesi yapacak görevliler ya işini aksatmakta ya da bir öğlen yemeğinden sonra goy goya kapılmaktadırlar. Tüm bunları siyasetten uzak düşünmek aptallığı tescil etmek demektir. Ülkeyi yönetecek olan siyasi karakterler yönetilenlerin hangi ahlaki kurallara değer biçtiklerini göz önünde bulundurmazlar.
Biraz da yönetilenlerin el pençe divan durdukları aciz ve mahçup durumlarına bakalım. Siyaset ahlakı her iki tarafı yalvartır. Ancak siyasetçi yalvarmaz, onun söylemi ricaya dahildir. Bir mebusu düşünün kapısında daha dün ondan oy istemeye gittiği adam saatlerdir orada ve inanın haşa sanki Allah huzurunda. Yönetimler kademlerden oluşur. İyi bakın en uzun kravatı kim takıyor, ona ulaşabilirseniz bir budaya ulaşmış olursunuz. Siyasetin temel ahlakı budur; önce yönetenler bir yarışmaya tabii tutulur ardından yönetilenler en uzun kravatlıya ulaşma yarışmasına sokulur. Somut örnekli hakaretler merdivenlerin ikinci basamağında baş gösterir ve merdivenleri çıktıkça terleme artar. Bu sadece yönetilen içindir. Yöneten tarafa baktığımız zaman merdivenleri çıktıkça göbeğin yarı çapı büyümektedir.
Siyaset ve ahlakı insani değerler üzerine düşünmek bir fuzulliyetten öteye gitmemektir. Temelinde ahlak vardır siyasetin. Ahlak reklamı başlar, sonra sol üstte yazar “15 saniye sonra reklamı kapatabilirsiniz” Haa siz kapatmak istemiyor musunuz bu ahlak reklamını? Dur ben kapatayım da gör. Siyaset ve ahlak ilişkisinde yönetilenlerin durumu bundan ibarettir. Yönetilen reklamı kapatmasa bile yöneten kapatır.
Bu yazıya 3 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre