Daha bırakın günü sabahın ilk dakikalarındasındır. Şimdiden göz kapakların düşmeye, kalp atışların yavaşlamaya başlamıştır bile. Geceden kalmışsındır ya da salak saçma bir mekandan çıkarken acımasızca dövülmüş bir berduşun vücudu kadar bitkin ve darmadağındır her zerren. Tırnakları yenmekten parmak uçların kızarmış, eğitim adı altında mecburiyetlerinden katıldığın derslerde hocanın tahtada gösterdiği teknik resimler uykusuz bakışlarından dolayı zihninde sürrealist resimleri andırmaktadır.
Göz kapakların titremeye devam eder, kafan iyice bedenine ağır gelmiştir ve sonra aniden doğrulursun. Kepenklerini kaldırmak istersin gözlerinden ve belki bir an için gerçekleştirirsin de bunu ama gözlerin kaymaya devam eder. Sonra tekrar kafan sabahın ilk ışıklarına kadar içmiş bir ayyaşınki kadar yavaş bir hareketle öne düşer. Gün, henüz başlamaktadır.
Baldırların koşmaktan çürümüştür. Yorulmanın ne demek olduğunu bilmeden sokak aralarında koşuşturduğun günler kadar umursamaz olmak olmak istersin hayatı. Sonra gene ağrılarını hissettikçe bacaklarında ilerleyen yaşın gelir aklına. Yaşlı bir sokak köpeğinin hayata bıkkın bakışlarını takınarak anlatılan dersi dinlemeye zorlarsın kendini onca uykusuzluğa rağmen. Gün, henüz başlamaktadır.
Zaman öyle hızlı geçer ki huzursuzluklarını bile anlamaya vakit bulamazsın. Kaybedilen yıllar ne kadar değersiz ise hayata geç kalacağın her saniye de o kadar önemli olmaya başlar senin için. Boynunda damarlarının atışını hissedersin sinirinden, bağırmak istersin olmaz. Derstesindir. Onca masumun arasında ve tam da dersin en heyecanlı yerinde çığlık atmak, huzuru kaçırmak ne güzel olurdu diye hayal edersin. Konuşmak istersin olmaz; dilin alkolde uzun süre bekletilmiş bir kadavra parçası kadar canlıdır sadece. En sonunda bir avuç hava parçası çıkar dudaklarının arasından. Zihninde binlerce doğru ve eğrinin birbirine girdiği bir grafik kadar karışıktır kafan. Elmacık kemiklerin önündeki kitaba kapaklanarak yere yapışmak ister. Gün ne haldedir unutursun.
Sonrasında gene üç beş dakika sürecek huzura erersin. Bütün vücuduna yayılan bir mutluluktur bu ve kimseyi umursamadan herkesin ortasında uyursun. Tahtadaki adamın sesini yükselttiği ana kadar sürecek kısa süreli bir kaçamaktır yaptığın. Güzel bir kadınla yaşadığın en zevkli kaçamak kadar da muhteşemdir. Beyin ne kadar uyumuşsa o kadar güzeldir hayat. Saat sabahın körüdür ve ilk dersin ortalarına bile gelmemişken zihninde binlerce cümle kurulmuştur. Gün, henüz başlamaktadır.....
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre