Gece Gevezesi

Kaderim, hayatımı bu dönemde askıya almam için beni zorluyor sanki. Bir kaç gramlık delillerle senelerin çalınıyor mesela. Kim olduğu sadece iki üç kişilik ailesinden başka kimse tarafından önemsenmeyen lüzumsuzlar amir oluyor patron doğuyor hep hayatımda. Ya da sanırım yaş ilerledikçe kafamızdaki süzgeç eskiyor, delikleri tıkanıyor zamanla. Ne gelse takılıyor, akıp gitmiyor zihnimizden. 

Hayat bir tuhaf bana. Bazen beni seven yüzlercesi varken benim ne sevmeye gücüm oluyor, ne de hiç tanımadıklarıma sil baştan bir umut anlatmaya kendimi. Yaşlanıyorum sanırım. Mesela evim iki çekyat bir kanepeden ibaretken duvarlara pilot kalemle resimler yapan ben nasıl oluyor da yerde gördüğü bir saç teli için baştan başa temizlik yapabilen bir manyak haline dönüşebiliyorum. Üç beş eşya aldım diye mi bunların hepsi, yoksa yaşla mı alakalı durumlar diye düşünmeden edemiyorum. 

Yaş geçtikçe para da yetmiyor mesela. İyi bir arabam olsun diye kredi çekiyorsun ödemesi bitmiyor, güzel bir kaç eşya olsun evimde diye böl on ikiye on beşe derken ekstreler kabarıyor ve daha yemeden içmeden araba ve ev masraflarım neredeyse maaşımın tamamını götürüyor. Şimdi diyeceksin kardeşim sen de o derece bir araba almasaydın ya da işte onu bunu şunu almasaydın diye de o zaman neden okuduk mühendis olduk o kadar. 

Küçüklükten beri gerek ailem gerek öğretmenlerim gerekse de sosyal çevremde kim varsa hepsi tarafından kendimi kandırılmış gibi hissediyorum. Arkadaş bir kişi de çıkıp yıllar boyu uyarmadı ülkede çalışana verilen değerle, parayla ya da işte ilgili ne varsa. Ne bileyim belki başka yollar falan izlerdik ama bende bu şans varken gene mühendis olurdum herhalde. İşsizken ama daha çok param vardı o kesin. 

Neyse yemişim işini parasını pulunu, koy **** rahvan gitsin diye bağırasım bile geldi hatta. Bu arada dişimin ağrısı iyiden iyiye arttı, umarım sabah gideceğim diş doktoru maharetli ellere ve bilgili bir beyine sahiptir de beni kısa sürede kurtarır şu durumdan. Kurtarmasına kurtarır da geçmişten gelen şaşırtıcı bir mesajla uyandığım bu günü de kolay atlattım aslında. Takip edildiğimin farkına varmak nedense rahatsız etmedi beni. Zaman ne hızlı geçiyor dedim içimden sadece. Babam ameliyattan çıkalı bir kaç gün oldu bile ve hala onu göremedim ama çok şükür iyi durumda olduğu için huzurluyum. Demin bu keyifle bir sigara içmek için pencerenin önüne yanaşınca fark ettim de Afyon'a sanki kar yağmamış da çığ düşmüş gibi. Kendi kendime güldüm ya. Ne o öyle. Şimdi böyle kar mı yağar falan diyeceğim millet tövbe estağfurullah çekmeye başlayacak. Kimsenin gözünde günahkar olmadan susup yatmak en iyisi aslında. İyi geceler... 


Coşkun EVER