Her insanın hayatında unutmadığı ya da unutmak istemediği insanlar mutlaka vardır. Kimileri tek kelimeyle hatırlar, kimileri odasının karanlığında elinde kalan tek fotoğrafla maziye dalar. Fakat korku dolu bir andır o fotoğrafı gün yüzüne çıkarmak. Yaşanan acıları, mutlulukları, hevesleri, heyecanı tekrar hatırlamak tekrar geçmişe dönmek. Benim de oldu bu tür yaşanmışlıklarım; çoğu hayal kırıklığı tabi. Çoğumuz hayattan yediği tekmeden sonra aynı şeyleri yaşamak için cesaret edemez. Aynı hataları yaşamaktan korktuğumuz için yeni heyecanlara yelken açamıyoruz. Ard arda yaktığımız sigaraların üflediğimiz katran karası dumanıyla kırıklarımızı atmaya çalışıyoruz. Yazılan her kitap, söylenen her şarkı sanki bizi anlatıyor.
Her gülen yüze aldanmamak gerektiğini bir mahkumun mapushane duvarlarına attığı çizikler gibi hafızamıza kazıyoruz. Elbette mutlu zamanlarımız, gülmek için sebeplerimiz, nefes alışlarımızın bir anlamı vardı. Geçmişte kaldı... Rahatlamak, içimizi dökmek için türlü şeyler deniyoruz. Bir antidepresanın dozunun artışıyla eş değer olarak içtiğimiz sigaralar, aldığımız alkol oranlarıda artıyor günden güne. Kimileri her doğan yeni güne umutlar bağlıyor, kimileri her doğan günle birlikte bir kez daha batıyor. Bense yazarak rahatlamanın, içimi dökmenin, yazdıklarımla geçmişimi silmenin peşindeyim. Bir nevi içler dışlar çarpımı değil mi?
Hayatta bir matematik senaryosu gibi işte. Görürsün çarpılırsın o anda. Onun eksiklerini, kendi eksiklerini görmezden gelirsin. Bütün hayallerini toplayıp sadece o'na yönelirsin. Ama bir kerede hayatından çıkaverir. Bakmışsın her şey bölünmüş, yine yarım kalmışsın. Zaten hep yarımdın. Başladığın yere geri dönüverirsin. İnanamazsın, aylarca kendini toparlayamazsın. İş işten çoktan geçmiştir; bir kaç damla anıyla baş başa kalırsın düşündükçe daha çok 'bad'leri oynarsın. Tek umudun 'herşey güzel olacak' düşüncesidir.
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre