Paradoks

Özlüyor insan geçmişini. Acısıyla tatlisiyla hepsini özlüyor. Nedir bu geçmişe duyulan hasret? Geçmisin hasreti neden gelecegin merakinda agir basiyor? 

Bazi evlerden geciyor insan. Önce hiçbir şey sorgulamıyor. Sonra kanına bir seyler dokunuyor olsa gerek neden diye sorgulamaya başlıyor en deli çağlarında. Sonra tövbe ediyor neden demeye.  Hicbir sey sorgulamadan öylece yasamaya başlıyor. Gelişine yaşamak terimini yaşatıyor kendi hayatında. En asi olani bile sorgulamadan kabul ediyor ne söylenirse. Beyin foksyonlarini yitirmeye basliyor sonra. Düşünmek hayattaki en ağır işmiş gibi gelmeye başlıyor. Ve beyinin çöküşü başlıyor yavaş yavaş. Çoğu filozofun imkansiz diye tabir ettiği hiçbir şey düşünmeme dönemi başlıyor. En ufak bi düşünce yoruyor insani. İnsanlardan kaçmaya başlıyorsun. Boş bakışların etrafindakileri rahatsız ediyor.

Sonra anılar dönemi başlıyor. Saniyesini bile unutamadigin anılar. Anılarını devam ettirmeye başlıyorsun hayallerinde. Onlari yaşıyorsun kendi istediğin şekilde. Nasıl olmasını istiyorsan öyle oluyor her şey hayalinde.Gerçek dünyayı bırakıp orada yaşamaya başlıyorsun. Derse giderken arkadaş çevrenleyken ailenleyken... Her ne kadar eglenceli seyler yapsan da sıkılıyosun. Bir an önce yalnız kalıp hayallerini devam ettirmek zorunda hissediyosun kendini. Yaşadıklarını senden başkası yaşayamaz düşüncesi hakim oluyor bunlari yaşarken. 

Sonra kendin gibi birini tanıyosun. Onun da seninle aynı durumda oldugunu görünce ilk onbes dakika mutlusun. Sonra? Sonra bir kiskanclik basliyor. Nasil diyosun. Ve tekrar sorgulama donemi basliyor...

Kimseye akıl fikir vermek bana düşmez. Kimseye şöyle şöyle yapın da diyemem. Ama sizi en çok üzenlerle, en çok mutlu edenlerle, en cok heyecanlandıran insanlarla aranızı aşırı bozmayın en azindan bir tane acik kapıniz olsun diyebilirim. Anlayan ne demek istedigimi cok iyi anlar. Çünkü insanlar, anılar, acılar, tatlılar hicbir zaman unutulmuyor. 


Selametle...


Etiketler: anılar