Evlilik bu bir idare etme sanatıdır adeta. Tanışma sancılarından çok farklıdır bu süreç. Artık kadın iyice bağlanmış, yalnız olan hayatına bir ortak bulmuş ve her canı yandığında sığınağı haline getirmiştir erkeğini. Sevdirmiştir kendini erkek, yavaş yavaş, sindire sindire kadının hayatında yer açmıştır kendine. Kadın ise rahatsız değildir bu durumdan. Kendisini anlayan, dinleyen birini bulmanın mutluluğuyla sarhoş gezmektedir evliliğinin ilk zamanlarında. Aradan aylar geçer,belki de seneler. "Evlenince değiştin." sözüyle bütünleşmeye başlamıştır erkek. Kadın ise her geçen gün kırılmakta, üzülmekte aynı zamanda erkeğinden uzaklaşmaya başlamıştır.
Sadece kadın değildir uzaklaşan. Evlenmenin verdiği rahatlıkla bundan sonra kadına artık fazla bir uğraşı gerektirmediğini düşünmeye başlar. Kendince elinden geleni yapmıştır ki sonucunda evlenmiştir, kadın evlilikle hayatına başlangıç yaptığını düşünürken. Yani erkek kazanma sürecini evlilikle sonlandırmıştır. Bu süreçten sonra herkes kendisi gibi olmalıydı, başkası gibi olmaktan kurtulmalıydı. Yorucu bir süreçti onun için. Artık hak etmişti bunu. Kadının deyişiyle kendini salıvermişti. Hediyeler, güzel sözler, romantizim... Hepsi havadaki tozlara karışıp gider.
Değişen erkek midir gerçekte? Bu sorgulanır. Ama değişen kesin bir yargı aranıyorsa eğer o:"Kadının evlendikten sonra erkeğin şekline bürünmesidir." Su misali, içindeki kabın şeklini alıverir. Onun gibi, ona benzeyen.
Sonuç ister okur bu durumdan. Kişiye göre değişir bu durum. Kimisi birbirini idare eder gider aynı evin içinde birbirine uzak. Kimisi katlanamaz kapatır kapılarını çıkar gider sessizce hayatından. İkisinde de ortak bir sonuç var görebiliyor musun?
"UZAKLIK" Uzaklık bu, kim giderse gitsin birbirinden araya mesafeler giriverir.
Bu yazıya 4 yorum yapıldı.
Bence olması gereken masallardaki prensleri beklemekten vazgeçip herkesin olduğu gibi davranmasına ortam hazırlamak olmalı... Yoksa kadınlar beyaz atlı prens beklediği sürece erkeklerin büyük bir kısmı yüzüğü takana kadar kırk takla atmaya devam eder.
Yani ben burada hem erkeği, hem de kadını kabahatli buluyorum. Beklentiler yükseldikçe, hayalkırıklığı da o ölçüde büyük oluyor. Fazla uçmayıp evliliğin amacına uygun beklentilerde bulunmak lazım. Yoksa işin sonu yazılarınızda bahsettiğinizden farklı olmayacaktır yüksek ihtimalle.
Kaleminize sağlık. Yazmaya devam etmeniz dileğiyle...
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre