YAĞMURDAN GELEN
Yağmur damlalarının su birikintisiyle karıştığındaki desenlere dikkat ettiniz mi hiç bilemem. Fakat bir gün olsun lütfen bakın. Naz yapıyor resmen damlalar. Birikinti ile birleşimi ahenk dolu. Önce nokta halinde batıyor; irili ufaklı birkaç halka oluşturup, sonra yayılıyor. İnsanlara benzettim ben onları. Yalnızken koca bir okyanusa kapılıyoruz ve dağılmadan birleşemiyoruz.
Penceremden dışarıyı izliyorum elimde bir fincan şekersiz sütlü kahvem ile. Yağmurun sesi ile kahve çekirdeklerinin kokusu havada raks ederken dalmışım ona. Kendime geldiğimde nefes alamadığımı hissettim. Sanki suyun içerisinde çırpınmaktan dibe batarcasına, hissettim o boğulma duygusunu.
Kaldırıma hızlı adımlarla ilerleyen varlığa takıldı gözüm. Bir an dedim ki "ve Tanrı erkeği yarattı." Bu kadar mı tatlı olur bir insan? Kediye benzemeli oysa ki ıslanınca insan. Ama yok, bu adam farklı. Masmavi gözleri boğulmam için davetiye yolladı adeta. Menzilimden çıktı gitti adam. Ne sanıyordum ki? Başını hafifçe kaldırıp "Merhaba bayan" mı diyecekti? Ne olurdu deseydi, kurbağalar kısır mı kalırdı? Gitti ve ben yine yalnızlığımla baş başa kaldım. Dakikalarca o adamı düşündüm. Yorgun bir yüz ifadesi vardı. Yılların yükü omuzlarında yürüyen bir adamdı sanki. Heybetli, klasik bir ismi olmalı. Karizmatik adamların isimleri böyle olur.
Nefes alamıyorum. Beni resmen biraz önce giden adam öldürmeye teşebbüs etti. O gideli yarım saat oldu fakat gözüm hala dışarda. Aklımı başımdan alıp gideni arıyor gözlerim. Üstelik bunu doksan altı saniyede başardı. Belki yine geçer sokaktan diye devamlı dışarı bakar oldum. Eğer tekrar görürsem onu paldır küldür yanına ineceğim. "Omuzundaki yükleri seninle kabul ederim." diyeceğim. Tanımadığım adamı, pardon tanıyorum saniyelik de olsa, alıp onu kalbime ıslanarak dimdik yürüyeceğim bende..
Bu yazıya 6 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre