Nefes alamayışlarım oluyordun ,
Rabbine yol almaya çalışan sufiler gibi
Bekleyişlerim bazen,
Ümmetini bekleyen nebiler gibi
Allah'ı bulmaya çalışan İbrahim misali
Arıyorum seni,
Gündüzün geceden
Bir iplik farkıyla ayrıldığı hallerde,
Dağların zirvelerindeki erimemiş karlara
Şehrin alevler fokurdadığı
Yaz günlerinde gülümseyen
Sevimli güneş zannederek
Kalbini eritmiştim kalbime,
Tıpkı altını eritip kalıba sokar gibi,
Buruşmuş, şekilsiz bir altın değer eder mi hissiyle,
Lakin o göklerde Albayrak edasıyla
Dalgalandığını zannettiğim kalbin,
Paslı bir hurda yığınından ibaretmiş
Senin kalbin aşk semeresini anlamazmış
Aşkın vecd halini,
Secde halini
Senin kalbin benim kalbimden taşan
Aşk kırıntılarıyla beslense
Yeterdi kalbinin delinmemesine,
Senin kalbin bozuk bir radio
Gibi kendini bilmeden,
Değişik sesler çıkaran,
Senin kalbin dalgalı bir havada
lodosla kabaran,
koskoca devasa gemiler batıran,
okyanus dalgaları,
benim kalbimdeki aşk gemisinin
yelken bezini bile parça pinçik edip,
kaptanı acz içinde
eli kolu bağlı bırakarak
sanki sahipsiz ve yalnız başıboş savuran…
Beyşehir
15.06.2015
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre