Yazmak, emanet etmekti duygularını. Hele kimin okuduğunu bilmeden yazmak, sokaktan geçen yabancılara kendini anlatmak cesaretiyle aynı… Şu sıralar ise, karanlık bir ormanda ışık bulmak için seni koşturan o hışırtıyla yüzleşmekten farksız. Dallar kıyafetini yırtarken ve sen, kaçtığın yerde en güzel meyvelerin yetiştiğinden haberdarken… Ateşböcekleri var etrafında, yol gösteriyorlar sana. Yeterli aydınlatamadıklarını mırıldanıyorsun ama neyse ki duymuyorlar. Eline aldığın kaleme konmuş birkaçı, kağıdını parlatıyor. Bu kaçış şimdi kendi içine...
Nereden çıktı bu hâl? Ben göklerde gezinirken gökkuşağından yaptığım kaydırak mı beni bir anda yere indiren? Neyse ki elimdekiler hâlâ sağlam. Aç ellerini dostum, iç dünyamın kapılarına dayanan sesim var avuçlarımda şimdi. Fazla sıkma, yoksa titrer sesim içeride. Serbest de bırakma, havaya karışıp kaybolmasından korkarım ben sonra. Yıldız tozları bulaşmış ayakkabılarıma. Ayakkabılarım da yıldız tozlarına… Geri dönüp baktığımda ayak izlerimin orada, çoktan söylenmiş sözlerim var. Solan varlıkları değil, renkleri sadece. Üstlerine basmışım geçerken, ne yazık.
Elimden tutmuş en sevdiğim kitabın başkarakteri. Kendi hikâyesini bırakıp benimkiyle uğraşalı uzun zaman oluyor zaten. Kalp atışlarımızın bestekârını bulmaya niyet etmiş de en sonunda bulacağımızdan, hiç böylesine emin olmamış gibi yürüyoruz. Kalabalıklardan çıkıp başka birinin kalabalığı olacakmışız ama şimdilik cahilliğin mutluluğunu yaşıyormuşuz gibi… Uzun cümlelerle konuşur ya kalabalıklar, sevilmek için tek bir sözcüğe sığdırılan dünyayı keşfetmeye gidiyormuşuz gibi…
Maddesel ortamda bir şeye odaklanınca diğer şeyler bulanıklaşıyor gözümüzde. Yolda, her şeyi aynı anda görmemi engellemeyecek, ona odaklandıkça etrafındakileri de netleştirecek bir şey buldum. Bu buluşmayla, fiziğin çaresizliği, bulduğumun hikmetini kanıtlıyordu sanki. İnsanın hakikati anlaması için ille acizlik tahtına kral olması gerekiyordu. Anladım, böylesi gerçek olamaz. Rüyada olmalıyım.
Yatak uçlarımıza değil zihinlerimize lazım rüya yakalayıcıları; çünkü belki de fark etmeye yarar rüyada olduğumuz anları. Kâbusları uykundan arındırmayacağı aşikâr ki belli olsun oyunun kuralları. Varsın arındırmasın. Nasılsa oyundaki sen ölünce gerçekteki özünle baş başa kalacaksın. Uyku sersemliği şimdi bendeki. Seni şaşırtmasın.
Şimdi, bir akşamüstü rüyalarımda. Gel dostum bu anı yakala. Okumak emanetine sahip çıkacağına söz ver güneş batışımın huzurunda.
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre