Bu gün pek sık görüşmediğim bir dostum ziyarete geldi.
Onun ismi mutluluk.Her geldiğinde yanıma hediye olarak hep aynı şeyi getirir "GÜLÜMSEMEK".
Nedense bu dostum her daim yanımda bulunmak istemez gelmesi için gerçekten haketmek ve ihtiyacının doruklarında olman gerekir.
İyi gün değil kötü gün dostudur.
Tanıştığım ilk günün dünyaya geldiğim ilk gün olduğunu sölerdi annem.Çünkü o aile dostumuzdu aynı zamanda.
Ben doğmadan 9 ay önce annemi babamı ziyaret etmiş ve doğum anında yanağıma ufaktan bir öpücük kondurmuş.
O günden beri ne zaman sıkıntı yaşasam kapı çalar ve eski dostum kapıdan girer.
Karanlıkta kaldığım da her zaman bir ışık olmayı başarmıştır.
Hayallerim gerçekleştiği zaman hep arkasından o çıkar.
Amacı bir çıkar elde etmek olmamıştır.AKIL HOCASININ HEP İYİLİK OLDUĞUNU ve iyilik kokan her yerde kendisinin doğacağını söylemiştir.
Onun her zaman süper kahraman olduğunu düşünmüşümdür.
Hayatımdaki rölü her zaman büyük olmuştur.
Gülümsemenin patladığı ve keyifle dolduğunda ortam onun geldiğini suratlardan anlayabilirdim.
Kötü arkadaşlarımda oldu elbet hayatımda ve kötü anlarımda.
Kinle tanıştığımda kaşlarımı çatmaya başlamıştım hep.
Nedense etraftaki kişiler hep uzaklaşıyordu benden.
Kinin en büyük özelliği beni bolca düşmanla tanıştırması ve sevgiyi emmesiydi.
Kin yanın da her zaman ön yargı ve dolduruşuda getirirdi.Biri sağ kol diyeri ise sol koldu.
Kinin aracılığıyla nefretlede tanıştım.
Her zaman siyah giyinen soğuk bir tipti.
Nefretin en büyük özelliklerinden biri seni yönlendirmesiydi.
O olduğunda yanın da kendini kontrol etmen imkansızdır.
Serserilik yaptığımda oldu.
Karanlık sokaklarda dolaştığımda.
Taki onla tanışana kadar.
O öyle bir anda gelmişti ki dünyama.
Bir tokat darbesiyle bertaraf etti beni.
Onun ismi gururdu.
Sağlam duruşu dik yürüyüşü gaddar ve bir okadarda yumuşak yüreği.
Kendinle birlikte etrafındakileride koruyan ve kollayan bir tipti.
En büyük özelliğide aşşağılandığını anladığın da bir fırtına gibi eser geçer önüne gelen her şeyi sürüklerdi.
Yakın arkadaşları onur,şeref ve haysiyetti.
Ona kapıldığımda doru yolu bulduğumu sanmıştım.
İyilerdi ama alçak gönül kadar değil.
Onla tanıştığımda sakinliği ve fedakarlığı tanıdım.
Hörmet etmeyi,saygı duymayı öğrendim.
Bir şeyleri yaparken ve başarırken böbürlenmeyi asla yanına yaklaştırma.
Yaklaştırırsan yaptıklarını boşa çıkarır demişti.
Yıllar akıp giderken hayatımda.
Hepsini bir kitaba doldurdum.
Ve başlığını "KİŞİLİK" olarak koydum.
Hayatımdaki iyi yanlış ne varsa hepsini ben yaptım.
Bunları yaparken sonuçlarınada ben katladım.
Ve istemedende olsa tecrübeyle tanıştım.
Ve onun en yakın arkadaşı olgunluk.
Onlarla tanıştıktan sonra hayattaki rölümü tamamladığımı ve yeni arkadaşlara ihtiyaç duymadığımı anladım.
Bende zamanla yaşlandım derin hatlar belirdiğinde yüzümde ve titrek ellerimi gördüğümde.
Hafiften kamburlaşmış sırtım.
Ve beni taşımaktan yorulmuş olan bacaklarım.
Başımdan dökülürken sonbahardaki yapraklar gibi saçlarım.
Bakmaktan hitap düşmüş ve perdeyi sonsuza kadar çekmiş olan gözlerim.
Ve sonkez dolarken nefesle ciğerlerim.
Gözümün önünden geçerken film şeridi gibi hayatım.
Tek şeyi düşündüm acaba MUTLULUĞUN fikir hocası beni ziyaret etmişmiydi ?
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre