Mübarek kitap Kuran-ı Kerim’i açıp okumaya başladığımız zaman günümüzü ve geleceği birebir anlatan tahlillerle karşılaşmamak elde değil. Bu kusursuz çözümlemelerden biri de kuşkusuz dünyayı elinde tutan, “Kodaman Adamlar”dır; para babaları, en çok ciro yapan holdinglerin sahipleri, devletler, silah gücünü elinde tutanlar, dev sanayiler, milyarderler, milyon dolarlık evlerin altın kaplama koltuklarında oturanlar… Ve daha birçoğu…
Dünyanın herhangi yerinde herhangi nedenler yüzünden milyonlarca insan Hakk’a yürüyor. Afrika’da yılda 8 milyon insan susuzluktan -evsizlikten, yurtsuzluktan, elbisesizlikten değil- hayatını kaybediyor. Filistin’de Suriye’de, tertemiz havayı ciğerlerine çekip koşup oyun oynaması gereken çocuklar, ortada hiçbir neden yokken atılan bombalar yüzünden ölüyor. Dünya, Orta Doğu’da IŞİD’in kadınlara nasıl tecavüz edip öldürdüklerini gülerek konuşuyor. Etraf ülkelerinden kaçıp, Suriye’de yahut Irak’ta atraksiyon aramaya giden beyinsiz göçmenlerle dolu. Para babaları fuhşa zorlananların, uyuşturucuya alıştırılanların, medeniyiz deyip kıçını-başını açanların arasından, “Sen her şeyin en iyisin layıksın”, “Tüm gözler senin üstünde olmalı”, “Ne kadar para o kadar haysiyet” sloganlarıyla çeşitli reklamlarda boy gösteriyorlar. Sanki dünyanın hiçbir yerinde insanlar açlıktan, susuzluktan, sefaletten, tecavüzden, uyuşturucudan ve daha birçok nedenden öldürülmüyormuş gibi sürekli insanlara, “Mutlu olmak istiyorsanız dünyeviliğe sıkı sıkıya bağlanın” fikri empoze ediliyor. Yine bu meymenetsiz adamlar eliyle insanları olabildiğince İslam’dan uzaklaştırmak için dev yapılar, oteller, alışveriş merkezleri, eğlence yerleri, gökdelenler kuruluyor. Hepsi de sadece bizim mutlu olabilmemiz için, onların değişiyle. Yoksa kendilerinden çok bizi mi düşünüyorlar?
Hayal kırıklığına düşürmek gibi olmasın ama hadi oradan sende senin mutlu olup rahat edebilmen onların umurlarında bile değil… Bizler iyi olmuşuz, mutlu olmuşuz onlara ne, onların tek bir gayesi var; bizim sırtımızdan zengin olup isimlerini ve mal varlıklarını daha fazla büyütmek… Çek defterlerinin üstüne yazılan sayılar kadardır onların adamlığı… Nerede zengin biri varsa ona söylediği, “Sen her şeyin en iyisine layıksın”, “Bunu sırf sen istediğin için yaptım yoksa yapmazdım”, “Seninle çok iş yapacağız” vs. sözleri kadardır onurları…
Kendilerini her açıdan yüksek mevki sahibi ve ihtişamlı gören kodaman adamlar, onurlu insanlar tarafından değil aksine para babalarının çantalarını taşıyan, akıl sağlığını parayla bozmuş boş insanlar tarafından pohpohlanırlar. Güzelim ömürlerini sadece daha fazla güç ve daha fazla ihtişam peşinden koşarak harcarlar. Giydikleri elbiseler, gittikleri ortamlar, takıldıkları arkadaşları, hangi yaşam şartları altında hayatlarını sürdürecekleri kısacası her şeyleri önceden planlanmıştır; saati saatine… Dünyada insanlar açlıktan, sefillikten, savaşlardan, zulümlerden ölmüş bunların neyine… Televizyonlarda, “Afrika’ya şu kadar milyon yardım yapıyorum” derler lakin yolda geçerken yanlarına gelip ekmek parası isteyen mazluma bir tekmede onlar atar. İşleri güçleri paradır bu soysuzların, haysiyetsizlerin, şerefsizlerin, meymenetsizlerin…
Uzun lafın kısası, buradan kodaman adamlara sesleniyorum; daha fazla para için yetimin-öksüzün, mazlumun, garibanın hakkını yemenin, ne idüğü belirsiz sıfatlarınızı büyütmek için güzelim yerlere dev yapılar kurmanın, insanları dünyeviliğe bağlayıp çeşitli söylemlerle kandırmanın vebalını acaba nasıl vereceksiniz? İmparatorluklarınızı hiç ölmeyecekmiş gibi büyütmenin mantığı nedir? Şeytanın tesirinden çıkamayan insan, unutma ölüm her an kapıda ve seni alacağı günü beklemekte… Dünya kadar malın-mülkün olmuş neye yarar ahiret günü işe yaramadıktan sonra…
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre