Sonsuza kadar süren ne var ki hayatta? Yeminler ediyoruz; evreni kandırıp mutlu olmaya çalışıyoruz. Çok geç anladım bu sözlerin aslında palavralardan ibaret olduğunu. Yalan ulan yalan, her şey sahte. Kim kim için ölüyor zannediyorsun? Sevginin, aşkın adını böyle lekeliyor münasebetsizler!

"Senin için ölürüm!" diyen insanın kafasını anlamıyorum ben, anlamayacağım da. İnsan diye tanımladığım çiğ süt emen varlık;çabuk bıkar, satar. Senin için her şeyi yapacağını söyler; ilk engelde de arkasına bile bakmadan kaçar. Safız be arkadaş!Kanıyoruz düzenbazlara. Aslında fazla zekadan yapıyoruz biz bunu. Bazı şeyleri görmemezlikten geliyoruz. "Kötünün iyisi" deyip baş tacı yaptığımız insanların, aslında kara delikten farksız olduğunu tee en başından biliyoruz. Bunun için insan sarrafı olmaya gerek yok. Zoru gördümü hepimiz yağlıyoruz tabanları. Arkadaş!Madem kaçacaktın neden geldin? Arkasından sayıp sövdüğün insan, birkaç dakika önce evrenin en mükemmel varlığı değil miydi? Ben aşktan ölen birini görmedim bu yaşıma kadar. Sebepler farklıdır, bahane aşktır. O kişi sinir hastası eder, ağlatır belki de psikolojini bozar. En olmadık kalp krizi geçirirsin. Hiçbir doktor da "kalbi aşktan yara almış, başınız sağ olsun" demez. Öldün diyelim, değişen bir şey olmaz. Balık hafızalı deriz ama balık yeriz zeka yapar diye. Ne kadar da komiktir bu. Sen toprağa girdin de ne oldu? Anlaşıldı mı aşkın? Yok. Unutuldun be. Hemde birkaç günde. Ömrünü adamaya hazır oldun kişinin kaç gün umrunda oldun? 

İnsanlar birbirine çok şey öğretir. Sebebi ise yaşadığımız farklı trajedik olaylardır. Sözüne değer verdiğim bir insan ağlamaktan Japon balıklarına benzediğim gün, "Aileden başka her şeyden vazgeçebilirsin. Anneler canı acısın diye doğurmazlar evlatlarını. Ayrıca dinleme kendini. Bu seni üzmekten başka bir işe yaramaz." demişti. Haklıydı… Bütün kanıtlanmış kuralları bir kenara atın, bunun yer çekimi ivmesinden hiçbir farkı yoktur. Çekim varsa da, kendini dinlersen de düşersin. Siz siz olun çok yükseklere çıkmayın, un ufak olursunuz…