Ne karma bir hayat...

Ne karma bir hayat... :


Annemin büyük oğluyum. 17 yaşında namaza başladım. Aynı zamanda da bir hanımefendiye aşık oldum.

En son da ilahihatçı bir hanımefendiye. Galiba bundan sonra da başka birini sevemem. Şimdi ise sadece yazmaya çalışan bir adamım...


Çocukken oyuna alınmayan arkadaşlarım için üzülürdüm.


Lisede matematiğim iyi olsaydı sınıfın en güzel hanımefendisinin yanında geçirirdim tenefüsleri heralde.


Liseden sonra girdiğim okulda da en çok kütüphaneyi sevdim.


Goethe ile daha tanışamadık. Nietzsche haddini aşmış biraz. Dosteyevski'yi severim, O'ndan daha çok Said Nursi'yi.

Kafka'nın kalbi ise halen çocuk. Sabahattin Ali'nin yalnızlığını daha anlayan çıkmadı. Ve Cemil Meriç'in hizmetçisi olmak isterdim.

...


Yirmi tane şehir gördüm, kızma ama İstanbul senden çok Ankara'yı sevdim.


Gün içinde tuvalete girerken çorapları çıkarıp pantolonumun paçasını sıvamak en sık yaptığım aktivite.


Üniversite yakınlarında bir evde kalıyorsanız, dışardan gelen hanımefendilerin ses ve gülüşlerine aldırış etmemeyi öğrenmeniz gerek acilen. Ahh ne yazık ki yüzlerine 2.5 saniye saniye baktığım kızlar olmuştur benim.


Ve tükettiği ürünlerin bir çoğunu A101 ve BİM'den bulabilen basit biriyim işte... :)


Saygılar...