<<İlk ne zaman kırılmıştı çocuk?Düşündü..Hatırlamaya çalıştı..Ne kadar zorlasa da hafızasını,olmadı,hatırlayamadı.Sonra neden hatırlayamadığını anlamaya çalıştı.Oysa en çok bunu hatırlamalıydı.İlk kırgınlık en unutulmayan,en çok yaralayan kırgınlık olmalıydı gibi geldi o an ona.Ancak hatırlayamadığına göre en çok yaralayan o değildi.Peki hangisiydi en çok yaralayan diye düşündü.Büyüdükçe kırgınlıkların daha çok büyüdüğünü,daha çok yaraladığını anladı şöyle dönüp ardına bir bakınca."Bilseydim büyümenin bu kadar iğrenç olduğunu,küçükken bu kadar istemezdim büyümeyi.." diye geçirdi içinden.>>
Öyleydi gerçekten.Neyi vardı ki büyümenin,eksilmekten başka..Büyüdüçe eksilmiyor muyduk ya da eksilerek büyümüyor muyduk?Sanki büyümenin şartıydı eksilmek..Eksilmezsen büyüyemezdin sanki.
Çocuksun hala diyorlar bana,çocuk gibi davranma diyorlar.Oysa bilmiyorlar ki bu benim kendimle oynadığım bir kandırmaca..Çocuklaşırsam eksilmem sandım..Kaybetmem sandım..Lakin geç de olsa anladım..Büyümek gerekiyormuş..Eksilerek de olsa büyümek gerekiyormuş.Hatta bazen kaybetmek gerekiyormuş;kazanmak için,mücadele etmeyi öğrenmek için..
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre