Dünyaya gelmiştik bir kere... Gözümüzü açtığımızda bize bakan, gülen, bizimle mutlu en yakınlarımız diyeceğimiz bir sürü insanla beraberdik. Hayat bize güzeldi kelimenin tam anlamıyla. Her istediğimiz oluyor, itiraz görmeden yerine geliyordu. Büyüdükçe bu durumun değiştinin farkına varmamız uzun zamanımızı almadı açıkcası :) Kendimizin yakınlarımızın bitmek bilmeyen istekleri karşısında ne yapacağımızı şaşırdık. İsteklerimiz sonsuz gücümüz sınırlıydı. Makam az insan çoktu. Herkese herşeyin nasip olmayacağı gün gibi açıktı. Böyle olunca da değer yargıları sahip olduğun, elde ettiğin başarı, makam, para gibi şeylere göre belirlenmeye başladı. Çocukluk masumiyetiyle tam olarak nereye çekildiğimizi anlamasakta burnumuza kötü kokular gelmeye başlamıştı. Zamanla değerimiz sahip olduğumuzla ölçülmeye başlandı. Vicdanımız, ruhumuz rahat değildi. Ama bir kere girmiştik çarka. İnsanoğlunun melekleri geçen tarafı vardı ama zalimlikte de şeytana pabuç bırakmıyordu.. İnsafın hakkın yerini hırs bencillik alınca bu durum şaşırtıcı da gelmiyordu açıkcası.. Yine yanılmış, nefsimizin kurbanı olmuştuk. Hem çevremize hem kendimize hem de yaratıcıya karşı ihanet içindeydik..
İnsan... En güzel varlık. Yaratıcının şaheseri.. Yokken var ettiği, hayat verildiği için zaten sonsuz değerde. İnsanın kıymetini para makam belirleyemez. İnsan bu kadar ucuz olamaz. İnsanın değerini yaratan belirlemiş ve cennet demiş. Bundan aşağısına talip olmak ne acı. Onun verdiği parmaklar olmasaydı telefonun ne anlamı olurdu? Gözler olmasa güzellik anlam ifade eder miydi? Dil olmasa anlatabilir miydin isteklerini? Ya beynimiz, ya aklımız... İnsan zaten böyle çok değerli. Başkalarının size değer biçmesine izin vermeyin. Herkes her şeye sahip olamaz. Hayat devam ediyor ve mutlu olmasını bilen her koşulda mutlu olduğu gibi mutlu da ediyor..
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Kaleminize sağlık, yazılarınızı gördükçe mutlu oluyorum:)
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre