Özgürlük ve Benlik Duygusu


Image title


Gezerken gecenin sokaklarında.

Hafif demli kafan,

Bavulunda sakladığın sırlarınla.

Efkarınla birleşip dudaklarından dökülen ılık bir şarkı...

Yürürken kamburlaşmış ve sallanan bedenin.

Karanlığın içine doru sokulurken,

Korku yerine boşluğu hissetmek...

Sana bakan bakışları önemsemeden gülümseyip geçmek.

Ve yorulduğunu anladığın da usulca kaldırıma çökmek.

Dünyanın aslında önemsenmeyecek bir yer olduğunu farketmek.

Karakterinin imparatorluğunda kral olmak gibi bir şey,

Hükümde yazan önemseme kanunun verdiği rahatlıkla,

Sorumlulukları idam etmek,

Mecburiyetleri sürgün etmek,

Anın tadını çıkarırken...

Gülümseyerek ve alaycı ses tonuyla ;

"-Hey takım elbiseli bak bende yaşıyorum sende.

Tek farkımız ben özgürlüğün himayesindeyken,

Sen kibrin ve egonun kapalı kafesinde sadece bir oyuncaksın.

Evet doğru duydunuz ben özgürlüğü temsil ediyorum.

Hayatı başkalarının yazdığı kullanım klavuzuna uymadan,

İstediğim gibi yaşamak kafamdaki tasmayı çıkarıp,

Hey bir dakika sende kimsin ve beni yönetme hakkını sana kim verdi?"

Taklit olmadan...

Bir parmak izi gibi sadece sen olmak.

Rengini etraftan aldığın tonlarla kirletmeden,

Özgün ve saf halinle kalıp, 

Olgunlaşırken ya da şekillenirken kabının şeklini değil,

Doğal görünümünde kalmayı başarmak.

Gösterişten çok uzakta kendi benliğinde ve olduğun durumu kabullenip benimsemek.

Etraftaki taklit ve sahte yaşamlara inat var olduğun gibi özgürlüğün verdiği yetkiye dayanarak,

Rahat, refah zincirlerden uzak yaşamak.

Hayat gibi kısacık yolculukta sık sık mola vermek durmak yada tekrar etmek yerine,

Olabildiğince çok şeye dokunup koklayıp hissetmek.

Yani kısaca yaşamak yaşamak ve tekrar yaşamak...

Tek kural; olduğun gibi ve kendi istediklerin doğrultusunda,

Yannışları ve doğruları başkalarının kalıp düşüncelerini yıkıp,

Kendi doğrularını ve kendi yannışlarını çizerek,

Dışardan gelen boş sesleri duymadan hareket etmek...

Yani kendin olmak.